– kob
– urebi
– oribi
– beisa ...
Arama Sonucu – "Akdenizde bir ada"
afrikada yaygın bir kobra türü
– haje ...
Afrikadan bir ülke – afrika ülkesi
– Angola, Benin, Botsvana, Burkina Faso, Burundi, Cezayir, Cibuti, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Eritre, Etiyopya, Fas, Fildişi Sahili, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Gine-Biss ...
Ağırlığını koymak (Bir şeye, bir şeyden yana)
Etkisini, gücünü, onu desteklemede kullanmak. ...
Ağırlık basmak (çökmek) (birine)
– uyuyacak duruma gelmek.
– gevşeklik ve uyku gelmek
– ağır bir hava kaplamak
– sessizlik oluşmak ...
Ağırlık vermek (olmak) (birine) (bir şeye)
1. Bir kimseye sıkıntı vermek. (Kars. Yük olmak) -2. Bir şeye önem vermek, öncelik tanımak. ...
ağız birliği
– Bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşma, söz birliği ...
Ağız birliği etmek
– bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşmak. ...
Ağız eğmek (birine)
Bir şeyi ondan yalvarırcasına istemek ...
Ağız kalabalığına getirmek (birini)
Konudışı sözlerle karşısındakini şaşırtıp amacına ulaşmak ...
ağza koyacak bir şey
– yiyecek bir şey ...
Ağzı (bir karış) açık kalmak
Bir olay ya da söz karşısında şaşırıp kalmak, donup kalmak. ...
ağzı bir
– sıfat. Söz birliği etmiş ...
Ağzı havada
– sf. Çevresindekilerden habersiz, alık, şaşkın (kimse). ...
Ağzı yanmak (birinden, bir şeyden)
– bir şeyden veya kişiden büyük zarar görmek
– O şeyden (ötürü) zarar görmek, olumsuz yönde etkilenmek. ...
ağzına bakakalmak (birinin)
– sözlerine hayran olmak. ...
ağzına baktırmak (birinin)
– kendini zevkle dinletmek. ...
ağzına bir kemik atmak
– birini küçük bir çıkarla susturmak. ...
Ağzına bir parmak bal çalmak
Bir kimseyi tatlı vaatlerle, önemsiz şeylerle oyalamak, avutmak. ...
Ağzına bir şey (çöp) koymamak
Hiçbir şey yememiş olmak. ...
Ağzına burnuna bulaştırmak (bir işi)
Bir işi becerememek, berbat etmek, bozmak. (Kars. Yüzüne gözüne bulaştırmak.) ...
ağzına düşmek (birinin)
– dile düşmek ...
ağzına kadar
– boş yeri kalmayacak bir biçimde ...
Ağzına sakız etmek (bir şeyi)
O şeyi devamlı konuşur olmak. ...
Ağzına sürmemek (koymamak) (bir şeyden)
Söz konusu bir yiyecek, içecekse ondan hiç yememek, içmemek. ...