çevresinde olup bitenleri, doğruyu yanlışı anlamaya başlamak; anlayacak düzeyde, durumda olmak. ...
Arama Sonucu – "Akdenizde bir ada"
Aklı kalmak (bir şeyde, birinde)
Sevdiği, beğendiği bir şeyi düşün mekten kendini alamamak. ...
Aklı sonradan gelmek
Hatasını anlayıp düzeltmeye çalışmak. ...
Aklı takılmak (bir şeye, birine)
Hep o şey, kimse üzerinde durup dü şünmek. ...
Aklı yatmak (kesmek) (bir şeye)
O şeyin olabileceğine, onu yapıla bileceğine inanmak. ...
Aklına koymak (bir şeyi),(bir şeyi birinin)
– bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek
– çok istemek
– bir kimse birine, bir şey telkin etmek. ...
Aklında tutmak (bir şeyi)
1. Onu unutmamak. -2. iyice öğrenmek, bellemek. ...
Aklından çıkarmak (bir şeyi, birini)
Unutmak ...
Aklından geçirmek (bir şeyi, birini)
Onu hatırlamak, bir şeyi düşünmüş olmak. ...
Aklını (başından) almak (bir şey, bir kimse)
-.1. Birinin güzelliği kar şısında büyülenmek. -2. Birinin, ani bir davranışta bulunarak korkut mak. ...
Aklını bir şeyle bozmak
– Bir şey üzerine düşünerek, hep onunla uğraşıp durmak. ...
akraba ve yakın arkadaşları kayırma
– nepotizm ...
aksaray ilinde bir çok kuşu barındıran sazlık
– eşmekaya ...
Aksi gitmek (bir iş) (bir kimseye)
1. Bir iş olumlu, istenilen biçim de yürümemek. -2. Birisine ters davranmak, onunla uzlaşmaya yanaşmamak. ...
Al birini vur öbürüne
‘Hepsi birbirinden beter.” anlamında. ...
Alaka beslemek (duymak) (bir kimseye)
Ona ilgi duymak; ilgi bes lemek. ...
Alaka çekmek (uyandırmak) (bir şey, kimse)
ilgi çekmek, ilgi uyandırmak. ...
Alaka göstermek (bir şeye, kimseye)
bk. ilgi göstermek. ...
alakadar
– sf. İlgili, alakalı
– İlgi ...
alakadar etmek
– ilgilendirmek. ...
alakadar olmak
ilgilenmek. ...
alakadaran
ilgililer. ...
Alakayı kesmek (bir şeyle, kimseyle)
Onunla her türlü iliçkiye son vermek. ...
alargadan seyretmek
– argo uzaktan bakmak. ...
Alaşağı etmek (birini)
– yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak
– kapıp yere vurmak
– kötülemek, değersiz göstermek ...