Birini densiz söz ve davranışlarıyla çok kız dırmak. (Kars. ifrit etmek.) ...
Arama Sonucu – "Belli bir topluluğa özgü işaret"
Cim karnında bir nokta
Hiçbir şey bilmeyen, kara cahil kimse için söylenir. ...
çimdik atmak (basmak) (birine)
Onu şimdiMemek. ...
cinsel birleşme
– Çiftleşme ...
Cirit atmak (bir hayvan, bir kimse)
Zararlı yaratıklar yada insanlar meydanı boş bulup istediği gibi davranmak. ...
çıkarma birliği
– askerlik. Deniz kıyısında çıkarma harekâtı yapmak üzere eğitilmiş, özel yapılmış hafif ve küçük teknelerden kurulmuş askerî birlik ...
Çok büyük, tüylü bir örümcek türü
– Tarantula ...
çok çevik ve hızlı uçan bir kuş
– Gökdoğan ...
çok görmek (bir şeyi birine)
1. Bir şeyi bir kimseden esirgemek, o şeyi ona değer bulmamak. -2. Birinin bir davranışını yadırgamak. ...
çok iri bir çeşit tokmak
– şahmerdan, çekiç ...
çok küçük boylu bir tür tavuk
– ispenç ...
çok sesin bir arada tınlaması
– akor ...
çözgü
– Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler, arış
– Dokunacak bezin uzunluğunu meydana getiren iplik.
– Dokumada önce hazırlanan ve tezgaha takılan iplik.
– Dokuma ...
çözgün
– sıfat. Çözülmüş, dağılmış.
– sıfat. Erimeye başlamış, yumuşamış (kar, buz) ...
Çubuklara geçirilmiş küçük bayraklarla işaretlenmiş bir parkurda, belli kurallara göre ve zikzaklar çizerek yapılan kayak yarışı hangisidir?
– Slalom ...
Dağ (doğura doğura bir) fare doğurmuş (doğurdu)
– “Büyük sonuç vermesi beklenen şey küçük bir verim sağladı.” anlamında.
– Kendisinden büyük şeyler beklenen bir kişinin küçük bir ürünle ortaya çıkması ...
Dağa kaldırmak (birini)
istediğini elde etmek için birini dağa kaçırmak. ...
Dalına basmak (birinin)
Hoşlanmadığı bir davranışta bulunup onu kızdırmak. ...
Dalına binmek (birinin)
Onu tedirgin edici, kızdırıcı davranışta bulun mak. ...
Dama taşı gibi oynatmak (birini)
Bir kimsenin yerini keyfi olarak sık sık değiştirmek; onu bir yerden bir yere göndermek ya da atamak. ...
Damga vurmak (birine)
Onun hakkında kötü bir yargı vermek. ...
Damgasına vurmak (biri, bir şeye kendi)
O şeye kendisiyle ilgisi olduğunu ya da kendi yapıtı olduğunu belli edecek nitelikler vermek. ...
Damgasını taşımak (bir şey, bir şeyin)
Bir şey söz konusu şeyin özelliğini taşımak. ...
Damgasını vurmak (birine, bir şey)
O kimse işin kötü bir yargıya varmak; onu kötü bir adla adlandırmak. ...
Dar kaçmak (bir yerden, bir şeyden)
Kendisi için tehlikeli olabilecek bir yerden, bir şeyden güçlükle kurtulmak. ...