Büyüklerine karşı konuşurken saygısızlık eden kimse işin söylenir. ...
Arama Sonucu – "Bir işi yerine getirme"
dili bir karış dışarı çıkmak (veya sarkmak)
– koşmaktan, yürümekten dolayı çok yorulmak ...
Dili varmamak (bir şeye, söylemeye)
Kötü bir şey söylemeye niyet lenmişken söylememek, kendini tutmak; ağzı dili varmamak. ...
Dilinden anlamak (birinin, bir şeyin)
– Onun ne demek istediğini kavramak.
– Söz konusu şeyin özelliğini, o şey üzerinde ne yapılması gerektiğini bilmek ...
Dilinden düşürmemek (bir şeyi, birini)
Hep aynı kişiyi ya da şeyi anlatmak, hep ondan söz etmek. ...
Diline dolamak (bir şeyi, birini)
1. Aynı şeyi sık sık her yerde söyle mek. -2. Bir kimseyi her yerde kötüleyip durmak. ...
Dilinin altında bir şey olmak
Söz ve davranışlarından bir şeyler sak ladığı belli olmak. ...
Dilinin ucuna gelmek (bir şey)
O şeyi, söyleyecek durumdayken herhangi bir düşünceyle söylemekten vazgeçmek. ...
dilnişin
makbul, hoş. ...
din birliği
– din Aynı din etrafında oluşturulan inanç gücü. ...
direnç birimi
– ohm ...
dirim konisi
– bitki bilimi. Gelişme durumundaki fidan veya yaprakların sürgen dokulu ucu. ...
Dirsek çevirmek (birine)
– Daha önce iş birliği yaptığı kişiyi uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak
– Daha önce işbirliği yaptığı kişiye, çıkar iliçkisi son bulunca olumsuz tavır takınmak. (Kars. Yüz çevirmek.) ...
Diş bilemek (birine)
Kızdığı birine kötülük yapmak için fırsat kolla mak. ...
Diş geçirememek (birine)
O kimseye istediğini yaptırmaya gücü yetmemek. ...
dişi
– sıfat, anatomi. Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey).
– sıfat. Erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş (hayvan veya bitki)
– Kadın.
– sıfat. Girintili ve çıkıntı ...
dişi bakır
– Kolay işlenebilen bakır. ...
dişi baykuş
– puhu ...
dişi demir
– Yumuşak bir demir türü ...
dişi deve
– arvana
– naka
– maya
– daylak
– saibe
– aryane
– avrana
– ahvec ...
dişi geyik
– maral ...
dişi kaplayan sert doku
– mine ...
dişi keklik
– hacele
– meri
– mari
– nakit ...
dişi klişe
– Yazısı oyma olan klişe ...
dişi koyun
– marya ...