1. Bir düşünceyi ,bir işi, başka konuların araya girmesiyle görüşme dışı bırakmak. -2. Karışıklıktan yararlanarak istediğini gerçekleştirmek. ...
Arama Sonucu – "Bir işi yerine getirme"
Gurur duymak (biriyle, bir şeyden)
Onunla övünmek, gururlanmak. ...
guşenişin
köşesine çekilen, inziva hayatı süren. ...
Güven beslemek (duymak) (birine)
Ona güvenmek; itimat besle mek. ...
Ha bire
– durmadan, ara vermeden, arka arkaya, sürekli olarak, hiç ara vermeden ...
Haber almak (birinden)
Birinden bir haber, bilgi öğrenmek, kendisine haber iletilmek. ...
Haber salmak (birine, bir yere)
Ona, oraya haber göndermek. ...
Haber vermek (birine)
1. Oha söz konusu şeyi bildirmek. -2. Bir du rumun belirtilerini yansıtmak. ...
Haberi olmak (bir şeyden)
Onun hakkında bilgisi olmak. ...
habir
haberli. ...
habire
– Ara vermeden, sürekli olarak. ...
Hacet kalmamak (bir şeye)
Gereği olmamak, gereği kalmamak. ...
Haciz konmak (koymak) (bir yere)
Borçlunun malına mahkeme yoluyla et konmak (koymak). ...
Haddini bildirmek (birine)
Ona, her işe burnunu soktuğu, küstahlık ettiği işin sert bir karşılık vermek. ...
Hafakanlar (afakanlar) basmak (boğmak) -(birini)
çok sıkılmak, bu nalmak. ...
Hafif atlatmak (bir şeyi)
Bir kazayı, tehlikeyi, ölüm olmaksızın, ciddi bir yara almaksızın geçirmek. ...
Hafife almak (birini, bir şeyi)
Onu küçümsemek; ona önem vermemek. ...
Hak etmek (bir şeyi)
1. Hakkı olan bir şeyi, emeğinin karşılığını al mak. -2. Kötü davranışı nedeniyle layık olduğu karşılığı görmek. ...
Hak vermek (birine)
Onun haklı olduğunu kabul etmek, ona yanıl-madığını söylemek. ...
Hakkı geçmek (birine, bir şeye)
1. Bir kimsede, şeyde emeği, hizmeti bulunmak. -2. Hakkından bir parçası başkasına verilmiş olmak. ...
Hakkından gelmek (bir şeyin, birinin)
1. Yapılması güç bir işi başarmak. -2. Bir kimseye hak ettiği cezayı vermek. ...
Hakkını vermek (birinin, bir şeyin)
1. çalışmasının karşılığını tam olarak ödemek. -2. Bir işe gerektiği ölçüde emek vermek. ...
Haklı bulmak (birini)
Haklı olduğunu kabul etmek; onu uygun, yerin de görmek. ...
Hal hatır sormak (birine)
Bir kimseye “nasılsınız” diye sormak. ...
Hale yola koymak (bir şeyi)
Onu düzenlemek, iyileştirmek, düzelt mek. ...