– Haber ulaştırıcı, haber veren kimse, haber veren, haberci.
– Yasa dışı olan bir durumu yetkili makamlara bildiren kimse, ihbarcı
– Casus, jurnalci ...
Arama Sonucu – "Bir işi yerine getirme"
muhbirlik
– Muhbir olma durumu veya muhbirin yaptığı iş. ...
Mukayyet olmak (bir şeye) (birine)
– Onu gözetmek, korumak ...
mülkiye idadisi
– İdarecilik öğrenimi yapılan okul, lise ...
mülkiye müfettişi
– Sivil devlet müfettişi ...
Muma döndürmek (çevirmek),(mum etmek) (birini)
– Bir şeyi kırmızı mumla mühürlemek
– mec. önemli bir şeyi unutmayıp akılda tutmak.
– Onu, her söylenileni yapar duruma getirmek, uslandırmak. ...
Mumla aramak (birini)
– çok isteyerek ve özlemle aramak ...
mumla aratmak (bir şey başka bir şeyi)
– daha kötü olan yeni bir şey, bir durum, bir kimse, pek iyi olmayan eskisini aratmak ...
Münasebetini getirmek
Sırasını getirmek, uygun zamanını bulmak. ...
Münazara Yöneticisi
– Moderatör ...
musikişinas
– sf. esk. Müzikle uğraşan, müzisyen.
– Ar. (musiki) + Far. (şinas) ...
musikişinaslık
– Musikişinas olma durumu ...
MüSTEKBiR
(Ar.) 1. Kibirlenen kendini büyük gören, büyüklenen. 2. Alaha karşı büyüklenen kafir ve mülhid. – isim olarak kullanılmaz. ...
mütekebbir
– sf. Kibirli, kendini beğenmiş ...
müzikte güçlü bir biçimde çalınmak
– andantino ...
Namlusundan doldurularak ateşlenen eski bir silah
– arkebüz ...
Nanik yapmak (birine)
Birini kızdırmak ya da onunla alay etmek için nanik işareti yapmak ...
Narına yanmak (bir kimsenin)
– Bir kimse yüzünden büyük zarara uğramak
– Sevdasına kapılmak, bu sebeple sefil olma ...
narsisizm
– özseverlik
– Fr. narcissisme ...
Nazar değmek (bir şeye, birine)
Uğursuzluk, kötülük gibi olumsuz sonuçlar veren kıskanç bakışlardan ötürü fena bir duruma düşmek; göz değmek. ...
Nazarı itibara almak (bir şeyi, birini)
Ona önem ve değer vermek ...
Nazı geçmek (birine)
Ona isteğini kabul ettirecek, yaptırabilecek kadar yakınlığı bulunmak, hatırı sayılmak ...
Ne arıyor? (bir yerde)
“Niçin oraya gitmiş? Orada ne işi var?” anlamında. ...
Ne oldum delisi olmak
Birdenbire özellikle maddi zenginliklere kavu şarak şımarmak. ...
Nedamet getirmek (duymak)
Pişman olmak, pişmanlık duymak. ...