bk. Soluk aldırmamak. ...
Arama Sonucu – "Bir işi yerine getirme"
Nefsine yedirememek (bir şeyi)
istenmeyen ya da onur kırıcı bir işi kendine uygun görmemek; kendine yedirememek, onuruna yedire memek. ...
neoklasisizm
– Sembolizme karşı XX. yüzyılın başında ortaya çıkan klasik üslubu canlandırmaya yönelik edebi akım.
– Avrupa ve Amerika’da XVIII-XIX. yüzyıllarda Eski Yunan üslup ve tezyinatını gen ...
neomisin
– Streptomyces fradiae isimli bakteri tarafından doğal olarak üretilen bir antibiyotiktir. ...
Neşter vurmak (bir şeye)
Bir sorunu kesin olarak çözmek, sonuç el de etmek amacıyla ele almak. ...
nifak sokmak (bir yere, bir şeye)
– ara açmak, bozgunculuk yapmak ...
nişin
oturan. oturmuş ...
Nispet vermek (yapmak) (birine)
Birini üzecek, kıskandıracak, kızdıracak davranışta bulunmak ...
Not vermek (birine, bir şeye)
1. Bir şey ya da bir kimse işin iyi ya da kötü bir kanıya varmak. -2. öğrenciye başarısıyla orantılı bir not at mak. ...
noterde çalışan yazıcıların başındaki kişi
– Başkatip ...
Nüfuzu altında tutmak (bir yeri)
Orayı egemenliği artında bulundurmak. ...
ödev bilmek (saymak) (bir şeyi)
Bir şey yapmayı, yerine getiri si zorunlu bir iş olarak kabul etmek. ...
ödevine işine bağlı
– vazifeşinas, ödevcil ...
öfkesini (birinden, bir şeyden) almak (çıkarmak)
öfkeli kişi haksız yere bir başkasına çatmak ya da olmayacak bir şey yaparak rahatlamaya çalışmak ...
öğüt almak (birinden)
Yol göstermesi işin birinin görüşüne başvur mak ...
öğüt vermek (birine)
Ona yapması veya yapmaması gereken işler hakkında yol göstermek ...
öküz tirene bakar gibi bakmak (bir şeye)
Ona aptal aptal, bir şey anlamadan bakmak. ...
Olupbittiye getirmek
bk. Oldubittiye getirmek. ...
Oluruna bırakmak (bir şeyi)
Bir olayın ya da bir durumun kendi ko şullarında oluşmasını beklemek, yapılabildiği kadarıyla yetinmek. ...
ölüsünü öpeyim (göreyim) (birinin)
Bir şeyin doğruluğunu kanıtlamak için “yalama (şu yakınım) ölsün!” anlamında kullanılır. ...
Omuz vermek (birine)
Ona destek olmak, yardım etmek. ...
ön ayak etmek (birini)
Bir işe birisinin başlamasını ya da girişmesi ni sağlamak. ...
On paralık etmek (birini)
Onu sözle ya da davranışlarla küçük düşürmek; beş paralık etmek. ...
öne almak (birini, bir şeyi)
Bir kimseye veya bir şeye, diğerlerinden daha önemli sayarak tarnan ve sıra bakımından öncelik tanımak ...
önem vermek (bir şeye, birine)
Ona değar vererek üstünde dur mak, onu önemli saymak ...