Onu göz önünde bulun durmak, düşünmek; önemsemek. ...
Arama Sonucu – "Bir işi yerine getirme"
Hesap etmek (bir şeyi)
1. Onu hesaplamak. -2. Onu kendi kendine tartışıp düşünmek. ...
Hesap sormak (birine, birinden)
Bir kimseyi yaptıklarından dolayı sorguya çekmek. ...
Hesaptan düşmek (bir şeyi, birini)
1. Bir alacağı ya da borcu hesaptan çıkarmak. -2. Bir şeyi, bir kimseyi yok saymak. ...
Hevesini almak (bir şeyden)
istediği şeyi elde etmiş olmak. ...
hiçbir işe yaramayan
– artık, atık, boş, gereksiz
– çerik çürük ...
hint dervişi
– fakir ...
Hint müziğine özgü telli bir çalgı
– Sarangi, Vina ...
Hisse çıkarmak (bir şeyden)
1. Kendisiyle ilgili bir yön bulmak. -2. Pay çıkarmak. ...
Hissi vermek (uyandırmak) (bir şey)
O şey sözü edilen şeye ben zer bir duygu uyandırmak, o izlenimi uyandırmak. ...
Hizaya getirmek
1. Bir şizgi üzerinde düzgün olmasını sağlamak. -2. Bir kimsenin davranışlarını şeşitli yollarla düzeltmek, onu doğru yola getirmek ...
Hıncını (birinden) çıkarmak (almak)
öfkesini başkasına kötü davranarak çıkarmaya çalışmak, öcünü (ondan) almak. ...
Hırsını çıkarmak (birinden, bir şeyden)
öfkesini bir başkasına ya da bir başka şeye sataşarak yenmeye çalışmak. ...
Hor bakmak (hor görmek) (bir şeye, birine )
Ona değer vermemek; aşağı görmek. ...
Hor kullanmak (bir şeyi)
Onu hırpalarcaşına kullanmak ...
Hor tutmak (birini)
Bir kimseye karşı kalbini kırarcasına davranmak. ...
Hortumlu bir hayvan
– Tapir, fil ...
Hoş görmek (bir şeyi, birini)
Bir kimsenin kusurunu anlayışla karşı lamak ...
Hoş tutmak (birini)
Ona iyi davranmak, onu kırmaktan, incitmekten kaşınmak ...
Hoşafına gitmek (bir şey)
Onu beğenmek, hoşuna gitmek. ...
Hoşbeş etmek (biriyle)
– Onunla sohbet etmek ...
Höt demek (birine)
Onu korkutmak, ona şatmak (Kars. Gözdağı vermek.) ...
Howthorne Etkisi
– Bir deneyde olmaları nedeniyle özel insanlar olduklarını düşünmeleri sağlandığında insanların kendilerinden beklendiğini düşündükleri tepkileri vermeleri eğilimi.
– İnceleme altında oldu ...
Hurdaya çevirmek (bir şeyi)
– Artık onu işe yaramayacak, kullanılamayacak duruma getirmek ...
husule getirmek
meydana getirmek, gerçekleştirmek. ...