– coşkun ve kıpırdak olmak ...
Arama Sonucu – "Bir işi yerine getirme"
Kanıyla ödemek (bir şeyi)
Yaptığı kötü iş sonunda yaşamını yitir mek. ...
Kanlı bıçaklı olmak (biriyle)
– aralarında herhangi bir nedenden dolayı birbirini öldürecek kadar düşmanlık bulunmak. ...
kanuna benzeyen telli bir çalgı
– santur ...
Kapağı (bir yere) atmak
istediği bir yere (mevkiye, okula vb.) geş mek. ...
Kapana sıkıştırmak (birini)
1. Onu zor durumda bırakmak. -2. Onu hile yoluyla yakalamak. ...
Kapanın elinde kalmak (bir şey)
Bir şey daha açık göz olanların ve çabuk davranabilenlerin malı olmak. ...
Kapı açmak (bir şeye) (bir şeyden)
– bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak
– pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak ...
Kapı dışarı etmek (birini)
– kovmak, dışarı atmak ...
Kapının önüne koymak (birini)
Onu kovmak (Kars. Yol vermek.) ...
Kapıya dayanmak (bir şey) (biri)
1. Gelip çatmak, zamanı gelmek. -2. Bir şey elde etmek için zorlamak, gözünü korkutmak. ...
Kapıyı göstermek (birine)
Onun gitmesini istemek, onu kovmak. ...
kapnisit
– Hidratlı doğal alüminyum fosfat. ...
Kara çalmak (sürmek) (birine)
– birine iftira etmek, kara sürmek ...
Karabatak gibi bir batıp (dalıp) bir çıkmak
Bir görünüp bir ortadan kaybolmak. ...
Karakolluk olmak (biriyle)
Kavga sonucu karakola gitmek zorunda kalmak. ...
Karambole gelmek (bir şey)
Karışıklığa rastladığı için o şeyin üzerin de gereği gibi durulmamak. ...
Karambole getirmek (birini) (bir şeyi)
1. Karışıklıktan yararlanarak onu aldatmak. -2. Bir işi çabuk yaparak göz boyamak. ...
Karanlık görmek (bir şeyi)
Bir şeyin geleceği, sonu konusunda ka ramsar olmak. ...
Karayanık da denilen bir hastalık
– Şarbon ...
Karga tulumba etmek (birini)
– birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup kaldırmak ...
Karine ile anlamak (çıkarmak) (bir şeyi)
Onu sözün gelişinden anlamak. ...
Karılık etmek (birine) (biri)
1. Evli bir kadın kocasına karşı görevlerini yapmak. -2. Erkek dönekçe davranmak, hile yapmak. ...
Karış karış (bilmek, dolaşmak) (bir yeri)
O yerin her yanını, ince den inceye (bilmek, dolaşmak). ...
Karşı çıkmak (bir şeye) (birine)
1. Ona itiraz etmek, cephe almak. -2. Onu karşılamaya gitmek. ...