Onun işini, sahip olduğu yeri yitirmesine ne den olmak. ...
Arama Sonucu – "Bir işi yerine getirme"
Yerine geçmek (biri) (bir şey)
1. Görevinden ayrılan bir kimsenin yerini doldurmak -2. Bir şey o anda bulunmayan başka bir şeyin yerine kullanılabilmek, onun görevini yapabilmek. ...
Yerine gelmek
1. Daha önceki durumuna kavuşmak. -2. Gerçekleştirilmek, yapılmak. ...
Yerine getirmek (bir şeyi)
Onu yapmak, gerçekleştirmek. ...
Yerine koymak (onu, bir şey, bir kimse)
Ona, söz konusu şey, kimse gözüyle bakmak, onu herhangi bir şey, kimse saymak. ...
yerinel
– sf. ed. Alegorik.
– Osm. alegorik
– Yerineye değgin; yerine ile ilgili olan. ...
Yerle bir etmek (bir yeri)
Orayı kullanılamayacak ölçüde tahrip etmek. ...
Yerle bir olmak
Yok olmak ...
yerle gök bir olsa
– “sonu ne olursa olsun” anlamında kullanılan bir söz ...
yerli yerine
– zarf. Kendine ait olan yere ...
yeryüzünde insan etkisini inceleyen coğrafya dalı
– beşeri ...
Yeşil ışık yakmak (bir şeye, birine)
Ona, bir işin yapılmasına izin vermek ...
Yetişim
– öğretmen olabilmek için alınan mesleki eğitim derslerinin bütünü, formasyon
– Yetişeyim ...
yetkisini kullanmak
– Kendisine verilen yetkinin gereğini yapmak. ...
yetkisiz
– sıfat. Herhangi bir işte yetkisi olmayan, salahiyetsiz ...
yetkisizlik
– Yetkisiz olma durumu, salahiyetsizlik. ...
yirmi yaş dişi
– Akıl dişi ...
Yiyim yeri yapmak (etmek) (birini, bir yeri)
Bir kimseden ya da yer den sürekli olarak haksız kazanç sağlamak ...
Yiyip bitirmek (birini)
1. Bir kimseyi sürekli tedirgin etmek -2. Yıkı mına neden olmak -3. Bir kimseden sürekli olarak para sızdırmak ...
yılan derisi
– Deri sanayisinde çok tutulan ve ayakkabı, çanta ve kemer yapımında kullanılan deri ...
Yol göstermek (birine)
Ona herhangi bir konuda neler yapması, na sıl yapması gerektiği konusunda akıl vermek; örnek olmak, kılavuz luk etmek. ...
Yola getirmek (birini)
Davranışlarını düzeltmesini, uslanmasını sağlamak (Kars. Başa çıkmak.) ...
yolcu gemisi
– Yolcu taşımak üzere yapılmış deniz taşıtı ...
Yolu düşmek (bir yere)
O yer yolu üzerinde bulunmak, oraya uğra mak. ...
Yön vermek (birine, bir şeye)
Ona yeni bir biçim ve düzen vermek; istikamet vermek ...