– Zorunlu, yorucu olaylar yaşamak, zorunluktan öğrenmek bunlardan ders almak.
– sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bir durumu kabul etmek, gururundan vazgeçmek ...
Arama Sonucu – "Bir tatlı su balığı"
Burnuna barut kokusu gelmek
bk. Barut kokusu gelmek. ...
Burnunda tütmek (bir şey, yer, kimse)
– Onu çok özlemek, istemek, aramak; gözünde tütmek. ...
Burnunu sokmak (bir şeye)
– Kendisini ilgilendirmeyen işe karışmak.
– gerekmeden her işe karışmak ...
Burnunun dikine (doğrusuna) gitmek
– Başkalarının öğütlerine kulak asmayıp kendi bildiği gibi davranmak.
– öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi davranmak ...
Burun buruna gelmek (biriyle, bir şeyle)
Onunla beklenmedik bir anda karşılaşmak (Kars. Yüz yüze gelmek.) ...
Burun kıvırmak (bir şeye)
– önem vermemek, küçümsemek, beğenmemek ...
buruşuk
– sıfat. Gerginliği, düzgünlüğü kalmamış, buruşmuş olan
– Buruşmaya uğramış olan. ...
buruşukluk
– Buruşuk olma durumu.
– Ciltte oluşmuş kırışık ...
BUTSUDAN
Japon evlerinde , tanrılara çiçek ve yiyecekler sunarak onlara taptıkları köşeler ...
büyük balık küçük balığı yutar
– güçlüler, güçsüzleri ezer ...
büyük bir orman ağacı
– sedir, sekoya, maun ...
Büyük görmek (birini, kendini)
Birini ya da kendini yüceltmek, oldu ğundan üstün tutmak. ...
büyüksü
– sıfat. Büyüğü andıran, büyüğe benzeyen, büyük gibi ...
Buyur etmek (birini)
Konuğu “buyurun” diyerek işeri almak ya da sofraya şağırmak. ...
Buzdolabına koymak (bir şeyi)
Bir sorunun çözümünü ileri ki bir tarihe bırakmak. (Kars. Askıya almak.) ...
buzlu sunulan içki
– frepa ...
büzüşük
– sıfat. Büzülerek yüzey veya hacmi küçülmüş olan, büzüşmüş.
– sıfat. Kırışık ...
büzüşüvermek
– Çabucak büzüşmek ...
cabir
(Ar.) Er. – 1. Cebreden, zorlayan. 2. Galip gelen. 3. Aziz ve kuvvetli olan. Allahın hükümlerini uygulamada güç kullanan. 4. Kırıkçı, kırık sancı. Cabir b. Abdullah b. el-Ensari ...
CABiRE
(Ar.) Ka. – (bkz. Cabir). ...
Çabuk olan süratli
– hızlı ...
çabüksüvar
usta binici. ...
Cam, camdan yapılmış bir şey
– sırça ...
çamaşır suyu beyazlatıcı
– Ağartıcı ...