– Bir şeyi yapmaya ilgi, heves duymak.
– Bir şeye karşı içinde istek uyanmak. ...
Arama Sonucu – "Bir yer yaygısı"
Canından etmek (birini)
– Onun ölümüne yol açmak, onu öldürmek. ...
Canını dar atmak (bir yere)
Tehlikeli durumdan güçlükle kurtularak bir yere sığınmak. ...
çapraza getirmek (birini)
Onu tuzağa düşürmek. ...
çarığı ters giydirmek (birine)
bk. Pabucu ters giydirmek. ...
çarşur etmek (bir şeyi)
Elindeki parayı vb’yi gereksiz yerlere harca yıp tüketmek. ...
cd-rom-player
cd-rom-okuyucu ...
cebabire
zorbalar. ...
Cebinden çıkarmak (birini)
Zeka, bilgi, beceri vb. bakımlardan söz konusu kimseden üstün olmak. ...
Cebine indirmek (atmak) (bir şeyi)
Hakkı olmayan bir şeyi kendine mal etmek. ...
CEBiR
– Zor, zorlayış.
– Artı ve eksi gerçek sayılarla, bunların yerini tutan harfler yardımıyla nicelikler arasında genel bağlantılar kuran matematik kolu: Bilinen en eski cebir kitabı, Harezm ...
cebire
– Kırık ve çıkık kemikleri yerinde tutmak için kullanılan tahta, mukavva veya tenekeden yapılmış, üzeri sargıyla kaplanan levha, süyek, koaptör.
– eskimiş. Rayları iki ucundan birbirine ba ...
cebirsel
– sıfat. Cebirle ilgili ...
cebirsel ifade
– matematik. Cebirsel deyim
– Cebirsel simgeleri ve işlemleri içeren ifadeler, denklemler, fonksiyonlar ...
çekeceği olmak (birinden, bir şeyden)
Karşılaşacağı kötü durumlar olmak. ...
çekidüzen vermek (üstüne başına, bir yere)
Dağınık bir yeri, üstünü başını düzgün duruma getirmek, düzeltmek. ...
çekip çevirmek (bir yeri) (birini)
1 .Bir yeri, kuruluşu düzene koymak, iyi biçimde yönetmek. -2. Birini tutumlu, düzgün yaşayabilir duruma getirmek. ...
çelme atmak (takmak) (birine) (bir işe)
– çelme ile onu düşürmeye çalışmak
– işin başarı ile sonuçlanmasını engellemek. ...
Cemaziyelevvelini bilmek (birinin)
Onun herkesçe bilinmeyen, geş mişteki kötü bir durumunu bilmek. ...
çeneye tutmak (birini)
Aralıksız konuşarak ve konuşturarak onu oyalamak. ...
cengiz han öldükten sonra yerine kim geçti
– ögeday ...
Cephe almak (birine)
Ona karşı düşmanca tavır takınmak; bir düşün ceye karşı olmak, direnmek. ...
Cesaret etmek (bir şeye)
Tehlikeli bir işe korkmadan girişmek, güçlüğü ya da tehlikeyi göze almak. ...
Cesaret vermek (birine)
Birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklen dirmek; ona moral vermek. ...
Cevap vermek (bir şeye)
Bir gereksinimini karşılamak. ...