Oraya uğramaz olmak, artık oraya gitmemek. ...
Arama Sonucu – "Bir yer yaygısı"
Elini ayağını kesmek (birinin, bir yerden)
Onun oraya uğramasını engellemek. ...
Elini eteğini çekmek (bir şeyden)
O şeyle ilgisini tümüyle kesmek. ...
Elini kolunu bağlamak (bir şey, birinin)
O şey onu hiçbir iş yapamayacak duruma getirmek. ...
Elini sürmek (bir şeye, birine)
1. bk. elini sürmemek. -2. Birine her hangi bir kötülük yapmak; dövmek, tecavüz etmek. ...
Elini sürmemek (bir şeye)
1, O şeyi eline almamak, o işi yapma mak. -2. Tenezzül etmemek. ...
Elini uzatmak (birine)
Ona yardım etmek, destek olmak. ...
Eliyle koymuş gibi (bulmak) (bir şeyi, birini)
Aradığını hemen, kolayca (bulmak). ...
Emek vermek (bir şeye) (birine)
1. Bir şeyin meydana gelmesi için özen göstererek çok çalışmak. -2. Bir kimsenin yetişmesi işin büyük çaba harcamak. ...
Emir büyük yerden
itiraz edilemeyecek buyruklar işin söylenir. ...
Emniyet etmek (birine)
Ona güvenmek, emanet etmek. ...
Emniyet vermek (birine)
Ona güven duygusu vermek. ...
en duyarlı yer yürek
– Canevi, kalpgâh ...
en küçük topçu birliği
– batarya ...
en yüce yer
– evç ...
ENBiRE
üstü toprak sıvalı damlarda sıva altına yerleştirilen talaş çalı çırpı ...
Endazeye vurmak (bir şeyi)
Onu hesaplamak, ölşmek. ...
Endişe duymak (bir şeyden)
O şey işin kaygılanmak, tasalanmak. ...
Engel çıkarmak (birine)
Bir işin yapılmasını zorlaştırmak. ...
ERDA-EREDA-BiRDE-EVRENG
Ağaç kurdu ...
ermenistan para birimi
– Ermenistan Dramı ...
Es geçmek (bir şeyi, birini)
üzerinde durmamak, aldırış etmemek, boş vermek, önemsememek. ...
esbab-ı mücbire
zorlayıcı sebepler. ...
Eşek sudan gelinceye kadar dövmek (birini)
Onu uzun bir süre iyice dövmek. ...
eski bir ses kayıt cihazı
– Diktafon ...