Onun söz ve davranışlarından, kimi özelliklerinden hoşlanmamak; dahası sinirlenmek. ...
Arama Sonucu – "Bir yer yaygısı"
Gıcık olmak (birine, bir şeye)
Bir davranışa ya da bir kimseye sürek li olarak sinirlenmek. ...
Gına gelmek (getirmek) (birine, bir şeyden)
O şeyden bıkmak, usanmak. ...
Gırgır geçmek (biriyle)
1. Onunla alay etmek. -2. Gevezelik etmek. ...
Gırtlak gırtlağa gelmek (biriyle)
Onunla kavgaya tutuşmak; boğaz boğaza gelmek. ...
göbeği biriyle bağlı (veya beraber kesilmiş)
her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılan bir söz ...
Göğsü kabarmak (bir şeyden)
Ondan büyük övünş duymak, kıvan mak. ...
Göğüs germek (bir şeye)
Her türlü güçlüğe dayanmak, bilinçlice karşı koymak, direnmek. ...
Göklere çıkarmak (birini)
Onun yaptıklarını, niteliklerini abartarak öv mek, onu yüceltmek. (Kars. övgüler düzmek.) ...
Gökte ararken yerde bulmak (bir şeyi, birini)
Ele geçirilmesi güç sanılan bir şeyi, birini kolayca bulmak. ...
Gölge düşürmek (bir şeye)
Bir şeyin bilerek ya da bilmeyerek değe rini azaltmak. ...
Gönlünden geçirmek (birini, bir şeyi)
Onu şöyle bir düşünmek, istemek; içinden geçirmek. Gönlünden kopmak ...
Gönlünü kaptırmak (birine)
Ona aşık olmak. ...
gönül birliği
– Duygusal anlaşma ...
Gönül vermek (birine) (bir şeye)
1. Ona aşık olmak. -2. Ona sevT giyle bağlanmak. ...
Görülecek hesabı olmak (biriyle)
Onunla aralarında çözümlenecek bir sorunu olmak. ...
görüntüsü köpeğe benzeyen yırtıcı bir etçil
– sırtlan ...
görüş birliği
– Aynı görüş ve düşüncede olma.
– Görüş, ve kanılar arasındaki tam uyuşma durumu
– İng. consensus ...
Gövdeye atmak (indirmek) (bir şeyi)
Onu büyük bir iştahla yemek; mideye indirmek. ...
Göz ardı etmek (bir şeyi)
Onu görmezlikten gelmek, ona gereken il giyi, önemi göstermek. ...
Göz aştırmamak (birine)
Ona herhangi bir şey yapma fırsatı vermemek. ...
Göz atmak (bir şeye, yere)
Ona, üzerinde pek durmadan şöyle bir bakmak. ...
Göz değmek (birine, bir şeye)
Uğursuzluk ya da kötülük getirdiğine inanılan kıskanş ya da hayran’ bakışlar nedeniyle kötü bir duruma düşmek; göze gelmek. ...
Göz dikmek (bir şeye, birine)
Onu ne pahasına olursa olsun ele ge şirmek istemek. ...
Göz etmek (birine)
Ona göz ve kaşını oynatarak ne demek istediği ni anlatmak; kaş göz etmek. ...