“Artık onu görmek istemiyorum.” anlamında. ...
Arama Sonucu – "Bir yer yaygısı"
Gözünde büyümek (bir şey)
Bir şey olduğundan daha büyük ve güç görünmek. ...
Gözünde büyütmek (bir şeyi) (birini)
Onu abartmak, olduğundan büyük ve önemli görmek. ...
Gözünde tütmek (bir şey, yer, kimse)
– Onu çok özlemek; burnunda tütmek. ...
Gözüne kestirmek (birini) (bir şeyi)
1. Onun bir işi başarabileceği ne inanmak. -2. Bir şeyi beğenmek, ele geçirebilmeyi tasarlamak. ...
Gözünü ayırmamak (alamamak) (bir şeyden, birinden)
Ona sürekli olarak bakmak, bakışlarını ondan, oradan ayıramamak. ...
gravyer
– İsviçre’de yapılan bir tür sarı, yağlı peynir
– Fransızca. gruyère ...
Güçlük çıkarmak (birine)
Bir iş yapılırken engeller, zorluklar yaratmak; müşkilat çıkarmak, zorluk çıkarmak. ...
Güler yüz (göstermek) (birine)
Ona yumuşak, sevecen bir tavır(takınmak). ...
gümrük birliği
– ekon. Belli ülkeler arasında gümrük vergilerini kaldıran, üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi uygulamalarını öngören ekonomik bütünleşme.
– İki ya da daha çok gümrük ülkesinin ye ...
Gün almak (birinden) (bir yıldan)
1. Randevu almak, bir kimse ya da kuruluştan belli bir iş işin uygun bir istemde bulunmak. -2. Bir yaşı birkaç gün geçmek. ...
Günah (birinden) gitmek
Söz dinlemeyen bir kimseye son olarak uyanda bulunup rahatlamak, sorumluluğu o kişiye bırakmak. ...
Günaha sokmak (birini)
Bir kimseye din yönünden suç sayılacak bir iş yaptırmak. ...
Güneş çarpmak (birine)
Güneş altında fazla kalıp hastalanmak. ...
Günü birliğine
– Aynı gün içinde. ...
günübirliğine
– zarf. Günübirlik ...
günübirlik
– Gece kalmadan aynı gün dönmek üzere, günübirliğine
– Gelişigüzel
– sf. Bütün bir gün boyunca, gece kalmadan yapılan.
– Bir gün için. ...
Güreşte bir oyun
– Tekkol, Kle, Yanbaş, Bravle, Boyunduruk, Kurtkapanı, Dalma, Çipe, Kafakol, Salto ...
Gurur duymak (biriyle, bir şeyden)
Onunla övünmek, gururlanmak. ...
Güven beslemek (duymak) (birine)
Ona güvenmek; itimat besle mek. ...
Ha bire
– durmadan, ara vermeden, arka arkaya, sürekli olarak, hiç ara vermeden ...
Haber almak (birinden)
Birinden bir haber, bilgi öğrenmek, kendisine haber iletilmek. ...
Haber salmak (birine, bir yere)
Ona, oraya haber göndermek. ...
Haber vermek (birine)
1. Oha söz konusu şeyi bildirmek. -2. Bir du rumun belirtilerini yansıtmak. ...
Haberi olmak (bir şeyden)
Onun hakkında bilgisi olmak. ...