Güçlü bir kimsenin koruyuculuğunda olmak; sırtını dayamak. ...
Arama Sonucu – "Bir yer yaygısı"
Arpa boyu kadar gitmek (bir işte)
çok az önemsiz denecek ölçüde ilerlemiş olmak. ...
Arpalık yapmak (bir yeri)
– bir kaynaktan sürekli olarak çıkar sağlamak ...
Aş yermek
Gebe kadın kimi yiyeceklere aşın istek duymak, kimi yiye ceklerden tiksinmek; aşermek. ...
Asabına dokunmak (asabını bozmak) (biri, bir şey)
– sinirine dokunmak
– O kimse, şey sinirlenmesine yol açmak. ...
Aşağı görmek (saymak) (birini, bir şeyi)
Onu beğenmemek, küçümsemek. ...
Aşağı kalır yeri yok
“Nitelikleri bakımından başkalarından ya da ben zerlerinden farkı yök.” anlamında. ...
Aşağı kalmamak (birinden)
özellikleri ya da davranışları yönünden benzerlerinden geri kalmamak; aynı nitelikte, durumda olmak. (Karş. Geri. durmamak.) ...
aşağı ve yukarı mısırın birliğinin sembolü
– Çifte taç ...
Aşığa almak (birini)
Onu tam yetki ve sorumlulukla yaptığı, görevden ...
Aşığa vurmak (bir şeyi)
1. Gizli kalması gereken bir şeyi aşıkla mak, belli etmek. -2. Bir davranış her şeyin belirtisi olmalı. ...
Aşığını bulmak (birinin)
1. Bir hesaplamada eksiğini ortaya koy mak. -2. Birini alt etmek için, bilinmeyen, gizli kalmış bir kusurunu, hatasını öğrenmek. ...
Aşık atmak (biriyle)
Bir kimseyle şeşitli konularda yarışa girmek; on dan aşağt kalmamak. ...
Aşıklısı olmak (bir şeyin)
O şeyin meraklısı, tutkunu, düşkünü olmak. ...
Aşıkta bırakmak (birini)
1. Ona herhangi bir iş ya da görev verme mek. -2. Onu evsiz barksız bırakmak. -3. Onu şeşitli kişilere sağla nan hizmetten yoksun bırakmak. ...
asker birlikleri
– kıtaat ...
askeri rütbeler (bir askeri rütbe)
– Er, Erat, Onbaşı, Çavuş, Astsubay, Başçavuş, Kıdemli Başçavuş, Subay, Astteğmen, Teğmen, Üstteğmen, Önyüzbaşı, Yüzbaşı, Binbaşı, Kıdemli Binbaşı, Albay, Kıdemli albay, Yarbay, Genera ...
Askıda bırakmak (bir şeyi)
Bir sorunu çözüme kavuşturmamak; tereddütte bırakmak, sonuçlandırmamak. ...
Askıya almak (bir şeyi)
– altı boşalıp desteği kalmayan yapıyı dikmelerle boşlukta tutarak yıkılmaktan kurtarmak
– oturmuş veya batmış bir gemiyi yüzdürmek için başka teknelere asarak kaldırmak
– mec. bir i ...
ATEL-CEBiRE
Kırık kemikleri bir arada tutmak amacıyla kullanılan tahta gibi düz nesne ...
Ateş açmak (birine, bir şeye)
– ateşli silahla mermi atmaya başlamak ...
Ateş etmek (birine, bir şeye)
Ona silahla mermi atmak. ...
Ateş olsa cirmi kadar yer yakar
“Onu o kadar önemseme, ondan gelebilecek tehlikeyi göze aldık.” anlamında. ...
Ateşe atmak (kendini, birini)
– çok tehlikeli bir işe girişmek yada birini çok tehlikeli bir işe sokmak. ...
Ateşe tutmak (bir şeyi) (bir yeri, kimseyi)
1. Onu biraz ısıtmak. -2. Ona ateşli silahla saldırmak. ...