1. Bir yeri kundaklamak, ateşle yakıp kül et mek. -2. çok telaşlandırmak. ...
Arama Sonucu – "Bir yer yaygısı"
avantüriyer
– sıfat. Serüvene atılan, maceracı (kadın)
– Fransızca. aventurière ...
Avrupa Birliği
– 1957 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla kurulan iktisadi bütünleşmeyi gerçekleştirdikten sonra Avrupa Topluluğu adını alan ve 1992 yılında Maastricht Anlaşması ile Avrupa Birliğine dönü ...
Avrupa Birliği Terimleri Sözlüğü
Avrupa Köken Kümelenme Sistemi Birliği
– Farklı ülkelerde işlenmekte olan eşyanın serbest dolaşımını engelleyen köken kurallarını ortadan kaldırarak Avrupa sanayinin üçüncü ülkeler karşısında tek bir sanayi olarak hareket etmesini sa ...
Avrupa Para Birliği
– Avrupa Birliğinde ortak makro iktisadi hedeflere ulaçılması için tek para olarak Avronun kullanıldığı para alanı.
– İng. European Monetary Union, EMU ...
Avrupa’da bir ülke
– Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsviçre, Lihtenştayn, Lüksemburg, Monako, Beyaz Rusya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti (Çekya), Macaristan, Moldova, Polo ...
Avrupada bir yarımada
– İber, Monako ...
Avuç işi kadar (yer)
çok küçük (yer). ...
Avucunun içi gibi bilmek (bir yeri)
Bir yeri çok iyi bilmek. ...
Avucunun işine almak (birini)
Onu kendi etkisi, söz geşerliği altona almak, dilediği gibi yönlendirmek. ...
Ayağa kaldırmak (birini, herkesi)
– Telaş ve heyecana düşürmek ...
Ayağı (ayakları) (birbirine) dolaşmak
Telaş, utanma, heyecan vb. etkisiyle düzgün yürüyememek; ne yapacağını şaşırmak; yanlış bir davranışta bulunmak. ...
Ayağı (ayakları) yere değmemek
– çok sevinmek
– Sevinçten yerinde duramamak. ...
Ayağı alışmak (bir yere)
Bir yere gidip gelmeyi, bir yerden alışveriş yapmayı alışkanlık haline getirmek. ...
Ayağı Yerden Kesilmek
– Ayağı yere değmez olmak
– bir taşıta binip yaya yürümekten kurtulmak
– mec. çok mutlu olmak ...
Ayağına geçirmek (bir şeyi)
Pantolon, pijama vb’yi giymek. ...
Ayağına gitmek (birinin)
Saygı gösterip, alşak gönüllü davranıp yanı na gitmek. ...
Ayağını çekmek (bir yerden)
Sık gittiği yere artık gitmez olmak. ...
Ayağının (ayaklarının) altına almak (birini)
Onu feci şekilde dövmek, hırpalamak. ...
Ayağının altında olmak (bir yer birinin)
Bulunduğu yerden geniş bir alanı görür durumda olmak ...
Ayağının pabucu olamamak (biri başkasının)
Değerce ondan aşağı olmak. ...
Ayak basmak (bir yere)
– bir yere varmak, ulaşmak
– girmek, gelmek, uğramak
– mesleğe girmek
– bir yere bağlanmak. ...
Ayak uydurmak (birine, bir şeye)
– yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak
– ayak açmak
– mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek ...
Ayaklar attına almak (bir şeyi)
önemli, kutsal, değerli şeyleri şiğne mek, hişe saymak. ...