Bir duvar yüzündeki taşların , çeşitli şekillerde (pürüzlü ve çıkıntılı) olarak bırakılması ...
Arama Sonucu – "Boş, yersiz söz"
boşalım
– Boşalma işi.
– Elektriksel erkili çevresinden yüksek olan yüklü bir cismin yük yitirmesi.
– Birikmiş enerjinin ansızın kaçması veya serbest hale geçmesi.
– Baskı altına alınm ...
boşalma
– Boşalmak işi
– mecaz. Derdini birine açarak ferahlama, rahatlama, deşarj
– fizik. Elektrik yükünün başka bir iletkene geçişi veya sıfıra düşmesi, deşarj.
– Sinema/TV. Bir yo ...
boşalmak
– Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek
– Dışarıya akmak, dökülmek.
– Gevşemek, açılmak
– mecaz. Derdini, sıkıntısını birine anlatarak ferahlamak, deşarj ol ...
boşaltaç
– fizik. Bir kabın içindeki havayı boşaltmaya yarayan araç, hava boşaltma makinesi, boşluk tulumbası.
– tahliye tulumbası
– fizik. Bir kabın içindeki havayı boşaltmaya yarayan aygıt. ...
boşaltı
– Boşaltım.
– Vücuttan atılan dışkı, balgam, idrar vb. atıkların genel adı. ...
boşaltım
– Boşaltma işi
– Sistemlerin çalışabilmesi için sürekli olarak gereken boşaltma işlemleri
– biyoloji. Sindirimden sonra bağırsaklarda kalan posanın, idrar torbasındaki idrarın ve ter ...
boşaltım sistemi
– Organizmada boşaltım görevi yapmak üzere bir araya gelmiş organlar topluluğu. Ekskresyon sistemi.
– İng. excretory system ...
boşaltmak
-i Boş duruma getirmek
-e, -i Dökmek, boca etmek
– Bir silahta ne kadar mermi varsa hepsini arka arkaya patlatmak
-i Kusmak.
-i Gevşetmek, açmak ...
boşamak
-i Kanunlara göre eşlerden biri, aile ilişkisini kesmek ...
boşanma
– Boşanmak işi
– Eşlerden birinin boşanma ilamı almasıyla evlilik birliğinin son bulması ...
boşanma ilamı
– hukuk. Mahkemenin boşanmayı kesin hükme bağladığını belirterek verdiği resmî belge. ...
boşboğaz
– sıfat. Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklayamayan, geveze, ayran ağızlı
– sıfat. Yerli yersiz konuşan. ...
boşlamak
– (-i) Bırakmak, vazgeçmek
– İlgi göstermemek, ihmal etmek
– Serbes bırakmak, kendi haline terk etmek.
– Boşaltmak ...
boşlaşmak
– Boş bir duruma gelmek. ...
boşluk
– Oyuk, çukur, kapanmamış yer
– Boş olan yer
– Kesinti, kopukluk.
– Boş geçen süre
– Eksiklik, yoksunluk duygusu.
– mecaz. Boş olma durumu
– halâ, vakum
̵ ...
boşluklu serpme
– Zımpara üretiminde tanecikler arasında % 50 boşluk kalacak bir biçimde düzenlenen tane yapıştırma işlemi ...
bösmek
– bir madde birdenbire gaz durumuna gelerek patlamak, infilak etmek ...
Boşnak
– Kocasından kaçarak başkasıyla evlenen kadın.
– öz. a. Bosna halkından veya bu halkın soyundan olan kimse ...
Boşta kalmak (boşta gezmek)
işsiz güçsüz kalmak. ...
bostan
– Sebze bahçesi
– Kavun, karpuz tarlası.
– Kavun ve karpuza verilen ortak ad.
– Salatalık
– ...
bostan güzeli
– Küçük, yuvarlak, kokulu bir çeşit kavun
– Tarlalarda yetişen hardala benzer kırmızı çiçekli bir ot
– Ayçiçeği. ...
Bostan korkuluğu
Görevini yapmayan, etrafına sözünü geçiremeyen kimse. ...
BOSTANA
Salata ...
BOSTANCI
Sarayın ve şehrin güvenliğinden sorumlu askarler ...