– acı veren, çok etkileyen
– çok sert, keskin ...
Arama Sonucu – "Duş ı ıztırar"
Ağı, sem
– zehir ...
ağıl
– Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer, arkaç
– Hale.
– sinema, televizyon. Bazı görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker
– Ayın ...
ağıl davar ağılı
– kom ...
ağılama
– Zehirleme ...
ağılamak
– (-i) Zehirlemek.
– Bir şeye zehir katmak ...
ağılanmak
– (nsz) Zehirlenmek ...
ağılaşmak
– (nsz) Ağılı duruma gelmek ...
ağılgat
– Saygıdeğer
– Yıldız, gezegen ...
ağılı
– sıfat. İçinde ağı bulunan, zehirli
– toksik, zehirli
– Bir canlı ya da cansız özdek üzerinde ağı etkisi yapan (özdek). ...
ağım
– Ayağın üstündeki tümsek yer. ...
Ağın
– Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri.
– Hasis, pinti
– Zorba, haydut.
– Yükseliş, yüceliş.
– İhtiyar, yaşlı.
– Daha fazla.
– Aşk, sevda. ...
Ağına düşmek
Birinin tuzağına düşmek. Ağır aksak ...
ağına düşürmek
– tuzağına düşürmek. ...
ağınma
– Ağınmak işi.
– uçunma.
– süblimasyon
– Katının ergimeden buhara dönüşmesi olayı. ...
ağınmak
– (nsz) Hayvan yere yatıp yuvarlanmak.
– Yuvarlanmak, debelenmek.
– Soğuktan donan ve birdenbire sıcağa tutulan eller çok sızlamak.
– Açlıktan ölmek.
– Rengi uçmak, benzi ...
ağır
– sf. Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
– Çapı, boyutu büyük
– Yavaş
– Yoğun
– Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak).
– mec. Değeri çok olan, gösterişli
...
ağır ağır
– zf. Yavaş yavaş
– Dikkatli ve özenli bir biçimde
– Dolu dolu ...
ağır aksak
– müz. Klasik Türk müziğinde bir usul.
– sf. Yavaş.
– sf. mec. Kesintili, düzensiz.
– zf. Yavaş ve düzensiz bir biçimde ...
ağır aksak yürümek
– yavaş olarak, istenilen hızda olmayarak yürümek (gitmek, ilerlemek).
– düzensiz, aralıklı olarak yürümek (gitmek, ilerlemek). ...
ağır aksaklık
– Ağır aksak olma durumu ...
ağır almak
– Kulağı az işitmek. ...
ağır ayak
– Gebe, yüklü, doğurması yakın.
– Tembel, ağır canlı, vurdum duymaz.
– Yavaş yavaş, ağır ağır ...
ağır başlı
– bk. ağırbaşlı ...
Ağır basmak
– Bir yön, bir taraf daha üstün gelmek.
– ağırlık olarak fazla gelmek. ...