Olayları dar aşıdan görüp değerlendirmek. ...
Arama Sonucu – "Göz yaşları"
balıkgözü
– Ayakkabıların bağ geçirilen deliklerine ve kemer deliklerine takılan maden, kemik vb.nden yapılmış halka.
– Ayakkabı pulu ...
balıkgözü objektif
– Normal objektiflerden çok daha geniş açıyı alan ve görüntüyü dışbükey ayna görüntüsü biçiminde veren objektif türü. ...
Baş göz etmek (birini)
– Herhangi bir tehlikeden sakınarak bir işi alelacele yapıp bitirmek
– Evermek, evlendirmek
(başgöz etmek) ...
Baş göz olmak
Evlenmek, evlendirilmek. ...
başgöz
– Birleşik, ayrılmaz
– Evlilik ...
Başını gözünü yarmak
Bir işi istenildiği gibi yapmamak; o işi kusurlu, eksik bir biçimde yapmak; kafasını gözünü yarmak. ...
Bilim insanları hangisine çıplak gözle direkt bakmamızı tavsiye ederler?
– güneşe ...
bir göz hastalığı – göz kusuru
– Astigmat, Miyop, Hipermetrop, Katarakt, glokom (Karasu, kemne), arpacık, trohom, renk körlüğü, tavukkarası (aşavet, hafş), remd, sad
– avsım ...
bir göz rengi
– ela, mavi ...
Birbirinin gözünü oymak
Aralarındaki geçimsizlik nedeniyle kavga etmek. ...
Bu gözle
Bu anlayışla. ...
cam göz
– sıfat, mecaz. Gözü takma olan ...
camgöz
– hayvan bilimi. Deniz kıyısına yakın yaşayan, yanlarında veya sırtında beyaz lekeleri bulunan, gözü parlak olan, eti yenebilen bir tür köpek balığı (Galeius canis). ...
çerçevesiz tek camlı gözlük
– MONOKL ...
cingöz
– sıfat, mecaz. Açıkgöz ...
CiNGöZ-EKE-FERMANLI
Kurnaz ...
çıplak gözle
– zf. Görmeye yardımcı olacak hiçbir araç kullanmaksızın ...
çok gözeli
– sıfat, hayvan bilimi, biyoloji. Çok hücreli ...
devegözü
– bitki bilimi. İri ve siyah taneli bir tür üzüm. ...
dolap gözü
– çekmece ...
dört göz
– alay yollu. Gözlüklü kimse. ...
Dört gözle bakmak
Dikkatlice bakmak. ...
Dört gözle beklemek
çok isteyerek, özlemle,-sabırsızlıkla beklemek. ...
Dünya (gözüne, ona) zindan olmak (kesilmek)
Umutlarını yitirmek, karamsarlığa düşmek. ...