– Delikli bir nesnenin deliklerinden her biri.
– Pencere.
– Bir işlemede, örgüde, ipliklerin kesilmesi, ayrı tutulması yoluyla oluşturulan boşluk, ajur.
– Canlı dokularda dış d ...
Arama Sonucu – "Göz yaşları"
gözenekli yumuşak deri
– napa ...
GöZER
Buğday, oprak gibi şeylerin elendiği iri gözlü kalbur ...
gözetici
– Gözetleme yapan kimse.
– Koruyucu kimse.
– sp. Atletizmde ellişer metre aralıkla dönemeçlere dizilen en az dört gözlemciden her biri.
– bk. danışman
– Yarışçıları, aral ...
gözetim
– Gözetme işi, nezaret
– Himaye.
– murakabe
– hukuk. Gözaltı.
– Sinema Mesleğe yeni başlayan, yapımcının tam güvenini taşımayan ya da çok büyük bir yapıma girişen bir yön ...
gözetleme
– Gözetlemek işi, dikiz, dikizleme, erkete ...
gözetme
– Gözetmek işi ...
gözetmek
– (-i) Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek
– Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak.
– (nsz) Kollamak, beklemek
– Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etken ...
gözgü
– Ayna
– Fr. Miroir, speculum ...
gözlegörü
– otopsi ...
gözlek
– Gözetleme yeri.
– bk. gözleği.
– Dağların yüksek yerlerinde, nişan almak için, ağaç ya da taştan yapılan belli yer.
– Sabah.
– Gözetleyen kimse, nöbetçi. ...
gözlem
– Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede
– İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede.
̵ ...
gözlemci
– Dikkatle, eleştirici bir gözle gözlem yapan kimse, müşahit
– Bir konferans, kongre vb.ne katılan, genellikle söz alma ve önerge verme hakkı olmayan, toplantıları kendi veya başkası adına ...
Gözlemevi
– gök bilimi. Gök gözlemleri yapan, gök cisimlerini ve olaylarını inceleyen yer, rasathane, observatuvar ...
Gözleri (gözü) dönmek
1. Hastalık nedeniyle gözlerin renkli bölümü görünmez olmak. -2. Aşırı istek ya da öfkeden ötürü saldıracak duruma gelmek. ...
Gözleri (gözü) kapanmak
1. ölmek. -2. iyice uykusu gelmek. ...
Gözleri (gözü) yollarda (yolda) kalmak
Sevilen bir kimseyi özlemle beklemek. ...
Gözleri açılmak
1. Uyanmak. ~2. Bilinçlenmek; gerçeklerin, olup bitenlerin farkına varmak. ...
Gözleri bayılmak
Uyku, istek gibi bir durum gözlerinden anlaçılmak. ...
Gözleri dolmak (dolu dolu olmak)
Sevinşten ya da üzüntüden ağla yacak kadar duygulanmak. ...
Gözleri fattaşı gibi açılmak
Hayretten, şaşkınlıktan dolayı gözleri nor malden çok açılmak. ...
Gözleri fıldır fıldır (oynamak)
Zekice, meraklıca, şapkınca (bakmak). ...
gözleri görmeyen kırmızı kostümlü süper kahraman
– Daredevil ...
Gözleri kamaşmak
1. çok ışık nedeniyle çevreye bakamayacak duruma gelmek. -2. Hayran olmak, büyülenmek. ...
gözleri kan çanağına dönmek (veya kanlanmak)
– uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak
– sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak ...