1. Artık o şeyle uğraşmaz olmak. -2. Kendini bütünüyle ibadete vermek. ...
Arama Sonucu – "Havada da bulunan bir gaz"
El etmek (birine)
Ona “gel” anlamında el sallamak. ...
El kadar
çok küçük (Kars. Bacak kadar.) ...
El koymak (bir şeye)
1. Bir şeyi, kendi buyruğu altına almak; bir yerin yönetimini kendi yetki sınırlan işine almak. -2. Bir yolsuzluğu orta ya çıkarmak için incelemesine girişmek. ...
El sürmemek (bir şeye, birine)
1. Onu ellememek, ona bir zararı dokunmamak. -2. Bir işi yapmaya başlamamak. -3. ilgilenip eline al mamak. ...
El üstünde tutmak (birini)
Ona çok değer vermek, aşırı saygı ve sev gi göstermek. ...
El uzatmak (birine) (bir şeye)
1. O kimseye yardım etmek. -2. Başkasınıın işine, çıkarına dokunmak, kendisine ait olmayan bir şey üze rinde Ihak iddia etmek. ...
El vermek (birine)
1. Ona yardım etmek. -2. Mürit mürşide başkalarına yol gösterme izni vermek. -3. Birine bir konuda yetki vermek. -4. iskambil oyunlarında karşı tarafa oyun üstünlüğü tanımak. ...
ELARA-EUROPA-ARiEL-LEDA
Jüpiter gezegeninin bir uydusu ...
Elde (elinde) tutmak (bir şeyi)
Bir duruma ya da işe hakim olmak. ...
Elde avuçta bir şey bırakmamak
Para, mal mülk, vb’yi savurganca harcayıp tüketmek. ...
Elde avuçta bir şey kalmamak
Para, mal, mülk vb. harcanarak bitmek, tükenmek. ...
elde bulunanın hepsi
– olanca, bütün ...
Elde etmek (bir şey) (birini)
1. Bir şeye sahip olmak, onu edinmek. -2. Bir şey meydana getirmek, üretmek. -3. Bir kimseyi kendi yanına çekmek. -4. Bir kimseyi kendi hizmetine almak. ...
Elden (elinden) düşürmemek (bir şeyi)
O şeyle uzun süre yakın dan ilgilenmek. ...
Elden (elinden) geldiği kadar
Yapabildiği, mümkün olduğu kadar. ...
Elden (elinden) kaçırmak (bir şeyi)
Onu elde etmek fırsatını yitirmek. ...
Elden çıkarmak (bir şeyi)
O şeyi satmak, başkasına devretmek. ...
Elden çıkmak (bir şey)
O şey satılmak, başkasına devredilmek. ...
Elden geçirmek (bir şeyi)
1. Onu incelemek, kontrol etmek. -2. Onu onarmak, düzeltmek. ...
Elden gitmek (bir şey, biri)
Onu yitirmek, ondan mahrum kalmak. ...
Ele almak (bir şeyi)
1. Bir şey üzerinde çalışmaya başlamak. -2. Bir şeyi inceleyip araçtırmak, eleştirmek. ...
Ele geçirmek (birini, bir şeyi)
1. Onu yakalamak. -2. Onu elde etmek, edinmek, ona sahip olmak. ...
Ele vermek (birini)
1. Suçlu bir kişiyi güvenlik kuvvetlerine haber verip yakalatmak. -2. Aynı suçu işlemiş bir kişinin suç arkadaşlarını, kendisi yakalanınca baskı ya da çözülme sonucu güvenlik kuvvetlerine yakalatmak ...
elektrik sığa birimi
– farad ...