Birini bir işi yapması için zorlamak; gırtlağına basmak. ...
Arama Sonucu – "Havada da bulunan bir gaz"
Boğazına dizilmek (boğazından geçmemek)
iştahsızlık vb. nedenlerle yemeğin tadına varamamak. ...
Boğazına düşkün
Yemeği ve işmeyi çok seven (kimse); gırtlağına düşkün. ...
Boğazına kadar borca girmek
çok borçlanmak ; gırtlağına kadar borca girmek. ...
Boğazına sarılmak
Kavgaya girişmek, peşini bırakmamak; gırtlağı na sarılmak. ...
boğazında düğümlenmek
söylemek istediğini heyecan veya üzüntü yüzünden diyememek ...
Boğazından kesmek
Para arttırmak için yiyeceğinden kısıntı yap mak; gırtlağından kesmek. ...
Bok atmak (bulaştırmak, sürmek) (bir şeye, birine)
Ona iftira etmek (Kars. Kara çalmak.) ...
Bok etmek (bir şeyi*)
Onu bozmak, berbat etmek. ...
Bok yemek düşer (birine)
“O küstahlık etmesin, bu işe karışmasın.” anlamında. ...
Bokunda boncuk bulmak
Birine layık olmadığı değeri ve önemi ver mek. ...
Bombardıman etmek (birini)
Bir kimseye ağır sözler söylemek. Borca batmak ...
Borç bilmek (bir şeyi)
Bir şeyi yapmayı, kendisi işin zorunlu bir görev olarak kabul etmek. ...
BORDA
Geminin yan kısmı ...
BORDO-GALiBARDA
Mora çalan kırmızı renk ...
Borusunu çalmak (birinin)
çıkar sağlanan kimsenin hoşuna gidecek, düşüncelerine uygun düşecek davranışlarda bulunmak. ...
Boş vermek (bir şeye, birine)
Ona önem vermemek, aldırmamak. ...
boşboğaz
– sıfat. Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklayamayan, geveze, ayran ağızlı
– sıfat. Yerli yersiz konuşan. ...
boundaries
sınırlar ...
boundary
sınır ...
Boy ölçüşmek (biriyle) (bir şeyle)
Yeterliğini,, üstünlüğünü göstermek için onunla yarışmak. ...
Boyacı küpü değil ki (hemen daldırıp çıkarasın)
“Bu iş o kadar kolay ve çabuk yapılamaz, belli bir emek ve zamana ihtiyaç vardır.” anlamında. ...
BOYDAK
Serbest ...
BOYDAK-AVARA
Avare , başıboş , aylak ...
boydan boya
– zf. Bir uçtan öbür uca kadar ...