– Celsus ...
Arama Sonucu – "Havada da bulunan bir gaz"
Efkar dağıtmak
– Kaygıyı, üzüntüyü, tasayı neşelenerek, eğlenerek gidermeye çalışmak. ...
eğlenceli bir tür sahne eseri
– operet ...
eğlendirici oyunlardan her biri
– numara ...
ehdaf
hedefler. ...
ekabir
– Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler
– alay Kendini beğenmiş kimse ...
ekdar
kederler, üzüntüler. ...
Ekmeğinden etmek (birini)
Onu işinden çıkarmak, atmak. ...
Ekmeğinden olmak (biri)
Geçimini sağlayan işinden zorunlu olarak ayrılmak. ...
Ekmeğine yağ sürmek (bir şey, birinin)
– Birinin yararına göre eylemde bulunmak, istemese de birinin işine yarayacak biçimde hareket etmek ...
Ekmeğini yemek (birinin)
– birisinin işinde çalışarak kendi geçimini sağlamak
– geçim yönünden birisinin yardımından yararlanmak ...
Ekmeğiyle oynamak (birinin)
Bir kimse kendisinin ya da başkasının işini kaybetmesine neden olmak. ...
Ekmek aslanın ağzında
“Geçimini sağlayacak bir iş bulmak ve para kazanmak çok zor.’ anlamında. ...
ekşi bir meyve
– limon, greyfurt, erik, elma ...
Eksik etmemek (bir şeyi)
1. O şeyi her zaman bulundurmak. -2. Ona devam etmek, onu sürekli yapmak. ...
Eksikliğini duymak (bir şeyin, birinin)
O şeyin eksik, yarım, noksan olduğunun bilincine ermek; o kimseyi arar olmak. ...
El altında
Kolayca alınabilecek yerde, hazırda. ...
El altından
istenildiği zaman kolayca alınabilecek, bulunabilecek yer de, hazırda. ...
El atmak (bir şeye)
1. Yeni bir işe başlamak. -2. Birisinin işine karış mak; müdahale etmek. -3. Birine sarkıntılık etmek. ...
El atmak (birinden)
1. Tarikatlarda bir mürit, mürşidinden başkaları na yol gösterme iznini almak. -2. Bir sanat öğrenen şırak, ustasından kendi başına iş yapabilme iznini almak. -3. iskambil oyunlarında kar şı tarafta ...
El basmak (bir şeye)
Ekmek ya da kutsal kitaplardan biri üzerine el koyarak ant içmek, yemin etmek. ...
el birliği
– Bir iş yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma ...
El çabukluğuna getirmek (bir şeyi)
Bir işi, hilesini sezdirmeden çabucak yapmak ...
El çekmek (bir şeyden)
O şeyden vazgeçmek, artık onu yapmamak. ...
El çektirmek (birisine, işten)
Onu görevinden, işinden uzaklaştırmak. ...