kabileler. ...
Arama Sonucu – "Kaba"
kabail
kabileler. ...
Kabak başına patlamak
Pekçok kişiyi ilgilendiren bir olaydan dolayı yalnızca bir kişi zarar (ceza) görmek. ...
Kabak çiçeği gibi açılmak
Utangaçlığı, sıkılganlığı bir yana bırakıp herkesi şaşırtacak ölçüde özgür davranmaya başlamak. ...
kabak kemane
– müzik. Gövdesi uzunlamasına ikiye bölünen su kabağının üzerine ince bir deri gerilerek yapılan, üç teli olan, yayla çalınan bir halk çalgısı, kabak ...
Kabak tadı vermek
– Bir konu fazla yinelendiği için bıkkınlık vermek, usandırmak
– aşırı tekrarlanması, sürdürülmesi yüzünden bir şeyden doygunluk, yorgunluk veya bıkkınlık duyarak onu istemez duruma gelmek ...
Kabak yemeği
– kalya
– malez ...
kabakulak
– tıp. Tükürük bezlerinin, özellikle kulak altı bezlerinin iltihaplanmasıyla beliren bulaşıcı, salgın ve ateşli bir hastalık, kabaşiş, yazma
– Sıklıkla çocuklarda görülen, kabakulak virüsü ...
kabala
– Doğaüstü varlıklarla iliçki kurma sanatı.
– Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazı ...
kabalacı
– din b. Kabala konusunda uzmanlaşmış kimse, kabala ile uğraşan kişi.
– Kabala iş yapan kimse ...
kabalak
– tarih. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir başlık türü
– bitki bilimi. Kabak yaprakları biçiminde etli ve tüylü yaprakları olan, kırla ...
kabalist
– din b. Kabalacı
– Fr. cabaliste ...
kabalizm
– Kabala yanlısı sanat akımı ...
kaban
– Çeşitli kumaşlardan yapılmış, kalçaya kadar inen ve paltoya benzeyen üst giysisi.
– Dik yokuş, kayalık, uçurum
– Tepe, yüksek tepe. ...
kabana
– Genellikle otelin ana binasının dışında, plaj veya havuz kıyısında bir oda. ...
kabarcıklı düzeç
– tek. Su terazisi.
– bk. hava kabarcıklı düzeç.
– fizik: İçinde hava kabarcığı bırakılmış su dolu cam yuvgu ve bir tahta yataktan oluşan, düzlem ya da doğruların yataylığını saptaya ...
kabare
– Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri.
– Meyhane ...
kabarıklık
– Kabarık olma durumu, şişkinlik.
– bombe ...
Kabarmak
– Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
– Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
– Niceliği artmak, büyümek
– şişmek, genişlemek
– Hayvanların tüyleri dikilmek
– ...
kabartma
– Kabartmak işi
– Bir biçimin veya bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı.
– Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek ya ...
kabataslak
– sıfat. Bir şeyin ayrıntılarına girmeden ana çizgilerini belirten ...
Koltukları kabarmak
Kendisinin ya da yakınlarının başarıları hakkın da yapılan övgülerden kıvanş duymak. ...
köpek bile yal yediği kaba pislemez
– köpek bile yem yediği kaba saygılı davranırken insanın geçimini sağlayan yere, kendisine bu geçimi hazırlayan kimseye kötülük etmesi düşünülemez anlamında kullanılan bir söz. ...
Kulak kabartmak
– Belli etmeden söylenenleri işitmeye çalışmak.
– Belli etmemeye çalışarak dinlemek ...
Laf söyledi balkabağı
“şu aptalım söylediği lafa bak!” anlamında. ...