– anatomi. Küçük damar
– Mineral ya da madenle dolmuş küçük ince çatlak. ...
Arama Sonucu – "Ma' sûma"
damardaraltan
– sıfat, fizyoloji. Damarların kas tabakasını büzerek kanın dolaşımını çabuklaştıran veya düzenleyen (sinir, madde). ...
damargenişleten
– sıfat, fizyoloji. Damarların kas tabakasını gevşeterek çapını büyüten (sinir, madde). ...
damarı bozuk
– sıfat, mecaz. Huysuz, sinirli, aksi, geçimsiz (kimse), damarsız. ...
Damarı tutmak
– kötü huyu, aksiliği depreşmek, inatlaşmak
– huysuzluğu üzerinde olmak, aksiliği tutmak. ...
Damarına basmak
– Birini, duyarlı olduğu bir konuda kızdırmak ...
DAMASKO
Bir çeşit döşemelik kumaş ...
damat
– Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi.
– Bir kızın ailesinden olan büyüklere göre kızın kocası, güveyi
– Padişah soyundan kız almış olan kimse. ...
Damga vurmak (birine)
Onun hakkında kötü bir yargı vermek. ...
damgalamak
-i Bir şeyin üzerine damga ile işaret yapmak, damga vurmak
-i, mecaz Bir kimseye, gerçeğe dayanmadan herhangi bir özellik veya nitelik yüklemek.
-i, mecaz Birine yüz kızartıcı bir suç yüklemek
– ...
Damgasına vurmak (biri, bir şeye kendi)
O şeye kendisiyle ilgisi olduğunu ya da kendi yapıtı olduğunu belli edecek nitelikler vermek. ...
Damgasını taşımak (bir şey, bir şeyin)
Bir şey söz konusu şeyin özelliğini taşımak. ...
Damgasını vurmak (birine, bir şey)
O kimse işin kötü bir yargıya varmak; onu kötü bir adla adlandırmak. ...
damıtmak
-i, kimya, fizik, Gaz ürünler elde etmek için, bazı katı nesneleri ısı yoluyla temel ögelerine ayrıştırmak, imbikten çekmek, taktir etmek.
-i Sıvı karışımlarda, karmaşık, değişken birleşimleri oluştur ...
damıtmaya yarayan araç damıtıcı
– imbik ...
damla damla yaşamak kitabın yazarı
– damla aktan ...
damlama
– Damlamak işi
– Tepesinden, kenarlarından su sızan, damlayan mağara, kaya kovuğu.
– Olgunlaşıp dalından kendi kendine düşen meyve: Damlama zerdali.
– Yapraklar üzerinde su dam ...
damlamak
– Damla durumunda tane tane düşmek
– (nsz) İçindekini damla damla akıtmak
– (nsz, -e) mec. Bir yere çağrılmadan, çekinmeden gitmek, çıkagelmek
– Akla gelmek, bir şeyi olmadan ö ...
damlatmak
-e, -i Damla damla akıtmak
-i Damıtmak ...
Dananın kuyruğu kopmak
Beklenen ya da korkutan durum gerçekleşmek. ...
dangırdamak
– Yüksek sesle, bağıra bağıra konuşmak ...
Danimarka dili
– Danca ...
danışma
– Danışmak işi, müşavere, istiçare, müzakere, meşveret
– Danışılan yer, müracaat, enformasyon
– Bir öğrenciye, gücü oranında en iyi uyumu gerçekleştirebilmesi için, danışmanın okul v ...
danışma kurulu
– şura
– istişare hey’eti
– Kimi sorunlarla ilgili konuların danışılıp tartışıldığı kurul. ...
danışma meclisi
– eskimiş. 1982 Anayasasını hazırlayan ve Kurucu Meclisi oluşturan organlardan biri. ...