– Sabah namazı ...
Arama Sonucu – "Ma' sûma"
doğayazmak
– Ansızın doğmak ...
dogma
– Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi
– felsefe. Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapıl ...
doğma
– Doğmak işi
– sıfat. Doğmuş
– sıfat. Ortaya çıkan, kaynaklanan, meydana gelen
– Güneş, Ay ve yıldızların gözerimi üstüne çıkması. ...
doğma büyüme
– zarf. Doğduğundan beri
– Başlangıçtan beri ...
doğmaca
– zarf. Doğaçlama ...
dogmacı
– sıfat. Dogmacılık yanlısı olan, inakçı. ...
doğmak
– Dünyaya gelmek.
– Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek
-e Düşünce, hayal vb. zihinde birdenbire oluşmak.
– mecaz. Ortaya çıkmak, sonucu olmak
– tulü’
– D ...
dogmatik
– Felsefe ve din dogmalarının bilimsel (mantıksal) ve dizgesel bir yolla ortaya konuluşu.
– sf. fel. Deney bilgisini, deneye dayanan kanıtları hiçe sayarak kanılarını inanç öğretilerinden ...
dogmatik felsefe
– felsefe. Eleştirmeciliğin ve kuşkuculuğun tersine olarak her türlü inkâr ve kuşkunun üstünde tutulan birtakım ilkeleri benimseyen felsefe ...
dogmatizm
– fel. Dogmacılık.
– Fr. dogmatisme ...
doğrama
– Doğramak işi.
– mimarlık. Bir yapının kapı, pencere, dolap, raf vb. ağaç, metal veya plastik bölmeleri
– Bir yem maddesinin parça iriliklerinin bıçakla veya diğer keskin aletlerle ...
doğramak
-i Keserek parçalamak veya elle küçük parçalara ayırmak ...
doğranmak
– Kesilmek, parça parça edilmek
– mecaz. Kesilir gibi ağrımak ...
doğru bildiği yoldan ayrılmamak (veya şaşmamak)
– her ne olursa olsun inandığı ilkelere bağlı kalmak ...
Doğru bulmak (bir şeyi)
Onu uygun görmek, onaylamak. ...
Doğru çıkmak
Gerçek olduğu gibi anlaçılmak. ...
Doğru durmak
Uslu.durmak, yaramazlık yapmamak. ...
Doğru oturmak
Uslu durmak. ...
doğrulamak
-i Bir şeyin doğru olduğunu ortaya koymak, desteklemek, gerçeklemek, teyit etmek, tasdik etmek
-i, felsefe. Bir önermenin doğruluğunu veya yanlışlığını belirlemek amacıyla olayları inceleyip araştırma ...
doğrulma
– Doğrulmak işi
– Genellikle, gövdeyi bükülü duruştan doğal duruşa geçirme. ...
doğrulmak
– Eğik veya eğri bir şey, düz bir duruma gelmek.
– Oturan veya yatan bir kimse toparlanmak, dik bir duruma gelmek
-e Yönelmek
– mecaz. Yeniden güçlenmek, kalkınmak.
– halk ağzı ...
doğrultma
– Doğrultmak işi
– rektifikasyon, rektifiye
– metalbilim: Sıvı ortamlı fırın ve yunakların zamanla bozulan ortamlarının bileşimini yeniden doğru, işleyebilir duruma getirmek için yap ...
Doğrultmaç
– redresör.
– iki yönlü bir dalgalı akımı, bir yönlü doğru akıma çevirmeye yarayan aygıt. Dalgalı akımı tek yönlü düz akıma çeviren aygıt.
...
doğrultmak
-i Doğrulmasını sağlamak, doğru duruma getirmek
-i Düzeltmek
-i Yöneltmek
-i, halk ağzında. Yön bulmak
-i, halk ağzında. Para sağlamak, kazanmak ...