Gücendirmek, yanlış bir davranışla, sözle birini üzmek; gönül kırmak ...
Arama Sonucu – "Ma' sûma"
Kama
– Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak
– Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanlar ...
KAMACI
(Tür.) Er. – Top kaması yapan ya da onaran kimse. ...
kamalak
– Sarı katran çıkarılan bir çeşit çam ağacı.
– Karlı havada kanatları ıslanarak uçamayan keklik.
– Altı aylık ve daha büyük keklik yavrusu.
– Tane
– Korkak, şaşkın, uyuşu ...
KAMAN
(Tür.) Er. – Dağların doruğuna yakın olan yerler. ...
KAMANBAY
(Tür.) Er. – (bkz. Kamar). ...
KAMARAN
(Ar.) Ka. – Kızıl Denizde Yemen kıyılan yakınında bir ada. ...
kamarot
– Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli ...
Kambersiz düğün olmaz
– her toplantıda veya her işin içinde bulunmak merakında olanlar için yarı sitem, yarı şaka olarak söylenen bir söz. ...
kameraman
– Alıcıyı doğrudan doğruya çalıştıran ve yöneten, alıcı hareketlerini gerçekleştiren, görüntülerin filme alınmasını sağlayan kimse, çekimci, kamera. ...
Kamış atmak (bir şeye), (birine)
1. Olumlu yönde gelişen bir işi bozmak. -2. Onu kandırmak, aldatmak. ...
Kamulaştırma
– Kamulaştırmak işi, devletleştirme, istimlak ...
kamulaştırmak
-i, hukuk. Devlet veya kamu tüzel kişilerce, kamu yararı gerektiğinde kişinin hukukunu da koruyarak karşılığını peşin ödemek koşuluyla taşınmazların sahiplerinden izin alınmaksızın yasal yollarla tama ...
kamuoyu yoklaması
– Ölçünlü, dar kapsamlı bir gözlem aracıyla geniş bir toplum kesitinden güncel ve bilinen konularda bilgi almayı amaçlayan soruşturu türü. bk. tarama araştırması, yığın görüşmesi ...
Kan başına (beynine) sıçramak
çok öfkelenmek. ...
Kan çıkmak
Kavga şıkıp kan dökülmek, cinayet işlenmek. ...
Kan kusturmak (birine)
Ona çok eziyet şektirmek. ...
Kan oturmak
Vücudun bir yerinde sıkışma nedeniyle damarların şat layıp dokular arasında kan birikmek. ...
Kan ter içinde kalmak
– çok terli, yorgun ve perişan bir durumda ...
Kan tutmak (birini)
1. Kanı görünce bayılmak. -2. (Adam öldüren işin) Donup kaldığı için kaçamamak, çok geçirmek. ...
Kanadı altına almak (birini)
Onu korumak, himaye etmek ...
kanama
– Kanamak işi, nezif
– Kanın veya alyuvarların kalp ve damarlar dışına çıkması, hemoraji.
– Damar bütünlüğünde bozulmaya bağlı olarak kanın damar dışına akması
– Kanın damarlar ...
Kancayı takmak (atmak) (birine)
Ona musallat olmak, onun kötülüğüne çalışmak. ...
kandırma
– Kandırmak işi ...
kandırmak
– (-i) Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek
– Aldatmak
– İçme, yeme isteğini karşılamak. ...