“Söylediklerine beni inandıramazsın.” anlamında. ...
Arama Sonucu – "Ma' sûma"
kulak (veya kulağını) tırmalamak
– kulağı rahatsız etmek ...
Kulak asmamak (bir şeye, birine)
Onu dinlememek, ona önem ver memek. (Kars. Aldırış etmemek.) ...
Kulak kabartmak
– Belli etmeden söylenenleri işitmeye çalışmak.
– Belli etmemeye çalışarak dinlemek ...
Kulak misafiri olmak
– Yanında konuşulanları konuşmaya katılmadan dinlemek ...
Kulak tutmak (vermek) (bir şeye, birine)
– Merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak ...
kulakları dolmak
– aynı şeyi dinlemekten usanmak ...
kulakları paslanmak
– çoktan beri müzik dinlememiş olmak ...
kulakları patlatmak
– Gürültüyle rahatsız etmek ...
kulakları uğuldamak
– kulakta uğultu olmak ...
Kulaktan dolma
işiterek edinilen (bilgi). ...
külfete katlanmak
– sıkıntıya, zorluğa önem vermemek ...
Kullanıştan kaldırma
– iptal, bozma, silme ...
kullanmak
– (-i) Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
– Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak
– İşletmek, değerlendirmek
– (nsz) Giymek, takmak
– (nsz) Sigara, içki ...
Kulp bulmak (bir şeye)
Onun kusurlu bir yanını bulup göstermek. ...
Kulp takmak (bir şeye)
Ona kusur, bahane bulmak. ...
kuluçkaya yatmak
– (dişi kuş ya da dişi kümes hayvanı) civciv çıkarmak üzere bir müddet yumurtaları üzerine yatmak ...
külyutmaz
– sf. Aldanmaz, kolay inanmaz (kimse) ...
Kum gibi kaynamak
çok kalabalık olmak. ...
KUMAN
(Tür.) Er. – XI. yy ile XIV. yy. arasında Güney Rusya bozkırlarında göçebe olarak yaşayan bir Türk boyu. ...
KUMANBAY
(Tür.) Er. – (bkz. Kuman). ...
kumanda
– Komuta
– Elektronik aygıtları belli bir uzaklıktan yönetmeye yarayan kablosuz alet. ...
kumanda kazanmak
– utmak, yenmek, ütmek ...
kumandan
– Komutan, asker başı ...
kumar
kumar. ...