Onun konuşmasına, tek bir sözcük bile söyle mesine fırsat vermemek. ...
Arama Sonucu – "Ma' sûma"
Lafa tutmak (birini)
Konuşmayı uzatıp onu işinden alıkoymak. ...
Lafı açılmak
bk. Sözü açılmak. ...
Lafı ağzına tıkamak
Bir kimsenin konuşmasını beğenmeyip uygun cevapta susturmak; sözü ağzına tıkamak. ...
lafı uzatmak
– Konuşmayı gereksiz bir biçimde başka sözlerle sürdürmek ...
Lafı yabana atmamak
Söylenen sözlere değer vermek; sözü yaba na atmamak. ...
laflamak
-le Konuşmak, sohbet etmek ...
laforizma
– Çok bilinen sözleri veya atasözlerini günün gereklerine göre değiştirme: “Akılsız başın cezasını ayaklar çeker” atasözünün “akılsız başın cezasını halklar çeker” biçimi ...
Lafta kalmak
Bir söz yerine getirilmemek, iş bir türlü gerçekleştirilmemek; sözde kalmak. ...
Laftan anlamak
Anlayışlı olmak, söz dinlemek; sözden anlamak. ...
lağvolmak
1.kaldırılmak. 2.hükümsüz kalmak. ...
lağvolunmak
1.kaldırılmak. 2.hükümsüz kılınmak. ...
Lahavle çekmek (okumak)
öfkeli, sıkıntılı vb. durumu yatıştırmak için “Lahavle” ile başlayan Arapça duayı okumak. ...
lahmacun
– Üstüne kıyma, kıyılmış soğan, maydanoz ve baharat konularak fırında pişirilen pide türü bir yiyecek. ...
Lakap takmak (birine)
Bir kimseye ya da aileye kendi adının dışın da herhangi bir özelliğine uygun bir ad vermek. ...
Lakayıt kalmak
bk. Kayıtsız kalmak. ...
laklama
– Yenime karşı korumak için, çelik yüzeylere lak sürme işlemi.
– Laklamak işi. ...
laklamak
-i Laka veya vernik sürmek. ...
lakrimal
– sıfat, anatomi. Gözyaşı kemiği bezesi
– gözyaşı ...
lal olmak
– Susmak, konuşamamak ...
lama
– hayvan bilimi. Geviş getirenlerden, Güney Amerika’nın dağlık bölgelerinde yaşayan, yük hayvanı olarak kullanılan, karadan aka kadar türlü renklerde olabilen, tüyleri uzun, boyu yüksek ve ...
Lamacı
– sf. Lamacılık yanlısı olan (kimse) ...
lamacılık
– Budizm’in Orta Asya ve özellikle Tibet’te yaşayan biçimi.
– Tibet Budizmi’nde oluşan hiyerarşik düzen ...
lamaist
– sf. Lamacı
– Fr. lamaïst ...
lamaizm
– Lamacılık.
– Fr. lamaïsm ...