– Aylık olarak verilen ücret, maaş. ...
Arama Sonucu – "Ma' sûma"
mahiye
– eskimiş. Aylık.
– zarf, eskimiş. Aylık olarak. ...
Mahiyet
– Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas
– içyüz, içyüzü ...
MAHiZAR
(Fars.) Ka. – inleyen ay. ...
MAHiZER
(Fars.) Ka. – San, altın renginde ay. ...
mahıv
– Yok etme, yok olma ...
mahkeme
– hukuk. Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yer, yargı yeri, yargıevi, mahkeme kapısı
– halk ağzında. Yargılama ...
mahkeme duvarı
– Asık suratlı, kimseye gülmeyen, suskun duran kimseleri nitelemek için kullanılır. ...
mahkeme kapısı
– Mahkeme ...
Mahkeme karar belgesi
– ilam, bildirim, tebliğ, tebligat ...
mahkeme kararı
– huk. Dava sonunda açıklanan karar, hüküm. ...
mahkeme kararının dayandığı hukuki sebep
– gerekçe ...
mahkeme-i kübra
– Öldükten sonra, âhiretteki ve Allah (C.C.) huzurundaki mahkeme. Bütün insanların muhakemesinin huzur-u İlâhiyede yapılacağı yer.
– Âhirette Allah huzurunda kurulacak büyük mahkeme.
̵ ...
Mahkemelik olmak
Sorunlarını ancak mahkeme aracılığıyla şözebile cek duruma gelmek. ...
mahkuk
– sıfat, eskimiş. Kazılmış, hakkedilmiş. ...
mahkukat
– Kazılmış, hakkedilmiş şeyler ...
mahkum
– sıfat, hukuk. Hükümlü
– sıfat, mecaz. Zorunda olan, mecbur
– sıfat, mecaz. Kötü bir sonuca varması kaçınılmaz olan. ...
Mahkum etmek (birini, bir şeye)
1. Mahkeme yargılayıp ceza ver mek. -2. Kötü bir duruma sürüklemek. -3. Bir işi yapmaya mecbur et mek. ...
Mahkum olmak
1. Mahkemece yargılanıp ceza almak. -2. Kötü bir duruma düşmek. -3. Bir şeyi yapmaya mecbur olmak. ...
mahkumane
– zarf. Mahuûma yaraşır bir biçimde ...
mahkumiyet
– hukuk. Hükümlülük
– Hüküm giyilen süre
– Arapça. maḥkūmiyyet ...
mahkumluk
– Hükümlülük ...
mahlas
takma ad. ...
mahlep
– Gülgillerden, 6-10 metre yüksekliğinde bir ağaç, kokulu kiraz, İdris ağacı (Prunus mahaleb)
– Bu ağacın bahar olarak kullanılan, nohut büyüklüğündeki yemişi ...
mahlu
tahttan indirilmiş. ...