– sıfat, mecaz. Bağrı yanık.
– Bağırtlak kuşu, kılkuyruk. ...
Arama Sonucu – "Yerel ağ"
Bağrı yanık
– Çok dert, acı, sıkıntı çekmiş, bağrı kara
– çok dertli, acılı (kimse). ...
bağrı yanık
– sıfat, mecaz. Çok dert, acı, sıkıntı çekmiş, bağrı kara ...
bağrıbütün
– Top çekirdekli bir çeşit kabak, balkabağı.
– Merhametsiz (kimse).
– Acıya, kedere dayanıklı geniş yürekli (kimse).
– Sağlam yapılı (kimse). ...
Bağrına basmak (birini)
– kucaklamak
– biriyle ilgilenerek onu koruyup kayırmak, yetiştirmek ...
Bağrına taş basmak
– sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak ...
bağrış
– Bağırma işi. ...
bağrış çağrış
– Gürültü, şamata
– zf. Gürültüyle, şamata ederek ...
bağrışmak
-le Birlikte veya karşılıklı bağırmak ...
bağteten
– zf. Birdenbire, ansızın, beklenmedik bir anda ...
Bahtı bağlı olmak
1. işleri istediği gibi yürümemek. -2. Evlenecek şağa gelmiş kıza kısmet şıkmamak; kısmeti bağlı olmak. ...
bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur
– “bakılıp onarılan şeylerden yararlanılır, bakımsız bırakılanlardan bir yarar elde edilemez” anlamında kullanılan bir söz ...
baklagiller
– bitki bilimi. Bakla, fasulye, akasya, keçiboynuzu vb. badıçlı pek çok sebze ve ağacı içine alan, iki çenekli ayrı taç yapraklılardan büyük bir bitki familyası.
– bakliye fasilesi
– ...
baklagillerden bir bitki
– Bezelye, Nohut, Kuru fasulye, Barbunya, Soya, Mercimek ...
Baklayı Ağzından Çıkarmak
– açık söylemekten kaçındığı bir sorunu sonunda açıklamak
– Gizli tuttuğu şeyleri açıklamak, söyleyemediği şeyleri sabrı tükenince söylemek. ...
bal bal demekle ağız tatlanmaz
– “sözde kalan dilek ve tasarıların iş bitirmede hiçbir etkisi olmaz” anlamında kullanılan bir söz. ...
bal kabağı
– İçi turuncu, iri ve tatlı bir kabak türü (Cucurbita moschata) ...
BALA-çAğA
çocuk , bebek ...
Balık kavağa çıkınca
– alay, hiçbir zaman ...
BANDAGi
Zerdüşt ...
Bardağı taşıran son damla
Sonunda insanın sabrını tüketen, olum suz tepki yaşatan söz, davranış vb. ...
Baş ağrıtmak
çok konuşarak dinleyenlere bıkkınlık vermek. ...
Baş aşağı
1. Başı yere yönelik biçimde. -2. Başından aşağıya (yere) doğru. ...
Baş aşağı gelmek
1. Tepesi üstü düşmek. -2. Bütün işleri alt üst olmak. ...
Baş aşağı gitmek
Durumu gittikşe kötüleşmek, sürekli kötüye git mek. ...