– Şarbon ...
Arama Sonucu – "bir kişilik müzik"
Karga tulumba etmek (birini)
– birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup kaldırmak ...
Karine ile anlamak (çıkarmak) (bir şeyi)
Onu sözün gelişinden anlamak. ...
Karılık etmek (birine) (biri)
1. Evli bir kadın kocasına karşı görevlerini yapmak. -2. Erkek dönekçe davranmak, hile yapmak. ...
Karış karış (bilmek, dolaşmak) (bir yeri)
O yerin her yanını, ince den inceye (bilmek, dolaşmak). ...
Karşı çıkmak (bir şeye) (birine)
1. Ona itiraz etmek, cephe almak. -2. Onu karşılamaya gitmek. ...
Karşı durmak (bir şeye, birine)
Ona direnmek, boyun eğmemek. Karşı gelmek (birine) ...
Karşı olmak (bir şeye)
Ona katılmamak; onun öyle yapılmasına uy gun görmemek. Karşısına almak (birini) ...
Karşılık vermek (birine, bir şeye)
1. Ona karşı gelmek, baş kaldırmak. -2. Ona yanıt vermek, cevap vermek. ...
kaşara benzer bir tür peynir
– Kaşkaval ...
Kasıp kavurmak (bir şeyi, ortalığı)
1. Bir doğal afet gibi çevreye büyük zarar vermek. -2. Bir zorba, katı ve acımasız tutumuyla çevresindekiler de korku, dehşet uyandırmak. ...
Kasvet basmak (çökmek) (birini)
Bunalmak, sıkılmak (Kars. işi da ralmak.) ...
Kasvet vermek (bir şey birine)
– sıkıntı vermek ...
Kavgaya tutuşmak (biriyle)
Onunla kavga etmeye başlamak. ...
Kavuna benzer bir meyve
– papaya ...
kayınbirader (kayın birader)
– kayın ...
Kayıtsız kalmak (bir şeye, birine)
Ona önem vermemek, onu umur samak, onunla ilgilenme gereği duymamak; lakayıt kalmak. ...
Kayıttan düşmek (bir şeyi)
Bir şeyin adını, numarasını defterde sil mek. ...
kazan (biri) kepçe (bir yer)
– “bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak)” anlamında kullanılan bir söz ...
Kazık atmak (birine)
Onu aldatmak, kandırmak; madik atmak. ...
kebir
– Büyük, ulu
– Yaşlı
– Çocukluktan çıkıp bülûğa ermiş kimse.
– “Bütün varlıkları kendinden yaratan, evveli ve sonu olmayıp ezelden ebede devam eden, varlığı noksansız ve mükemm ...
KEBiRE
(Ar.) Ka. – (bkz. Kebir). ...
Kedi ciğere bakar gibi bakmak (bir şeye)
Canının çektiği bir şeye iştahla bakmak. ...
Kefalgillerden bir balık
– kobar ...
Kem gözle bakmak (birine)
1. Kötü niyetle bakmak, -2. Nazar değ di ren bir bakışla bakmak. ...