Aralarındaki anlaşmazlığı güç üstünlüğüne dayanarak sona erdirmek. ...
Arama Sonucu – "bir kişilik müzik"
Kucak açmak (birine)
– Korumak
– sığınacak yer vermek ...
Küçük görmek (birini)
Ona değer vermemek, onu küçümsemek. ...
küçük su birikintisi
– gölcük, azmak, gölet ...
Kukla gibi oynatmak (birini)
1. Ona her istediğini yaptırmak. -2.-Bir, kimseyi istediklerini yapıyor görünüp oyalamak, aldatmak. Kukumav gibi ...
Kulağına koymak (sokmak) (bir şeyi)
Söylenilenleri ileride hatırla yabilmek için çok iyi dinlemek. ...
Kulak asmamak (bir şeye, birine)
Onu dinlememek, ona önem ver memek. (Kars. Aldırış etmemek.) ...
Kulak tutmak (vermek) (bir şeye, birine)
– Merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak ...
Kulp bulmak (bir şeye)
Onun kusurlu bir yanını bulup göstermek. ...
Kulp takmak (bir şeye)
Ona kusur, bahane bulmak. ...
Kumpas kurmak (birine)
Birini tuzağa düşürebilmek için gizli bir çalışma yapmak.
Gizli bir iş, düzen hazırlamak. Hile
...
Kur yapmak (birine)
Ona ilgi göstererek, iltifat ederek ilgi ve sevgisini kazanmaya çalışmak. ...
Kurban etmek (birini, bir şeyi)
– Kendi çıkarı, yararı için bir şeyi ya da kimseyi harcamak.
– kendi çıkarı için birini veya bir şeyi feda etmek
– kurban kesmek ...
Kurban gitmek (bir şeye)
1. Suçsuz yere ölmek. -2. Zarar uğra mak. ...
Kurşun yağmuruna tutmak (birini, bir yeri)
Bir kimseye ya da yere sürekli olarak kurşun sıkmak. ...
Kuşsütüyle beslenmek (birini)
Onu her türlü yiyecekle, özenle bes lemek. ...
Kuveyt’in para birimi
– Kuveyt Dinarı ...
Kuvvet almak (bir şeyden, birinden)
– herhangi bir yardımla gücü artmak, kuvvetlenmek ...
Kuvvet bulamamak (bir şeye)
– cesaret edememek
– göze alamamak. ...
kuyumculukta kullanılan altın sarısı bir taş
– Helyodor ...
labirent
– Çıkış yeri kolay bulunamayacak kadar karışık koridorları olan yapı
– İçinden çıkılması güç veya imkansız durum, sorun ...
Laf atmak (birine)
1. Bir erkek tanımadığı bir kadına uygunsuz ya da hoşa gidici sözler söylemek. -2. Ona sözle sataşmak. -3. çene çalmak, söyleşmek. ...
Laf düşmemek (birine)
1. Başkalarının yanında kendisinin söz söy lemesi yakışık atmamak. -2. Konuşma sırası kendine gelmemek; söz düşmemek. ...
Lafa boğmak (birim)
Onun konuşmasına, tek bir sözcük bile söyle mesine fırsat vermemek. ...
Lafa tutmak (birini)
Konuşmayı uzatıp onu işinden alıkoymak. ...