Bütün giderleri ona (onlara) ödetmek yüklemek. ...
Arama Sonucu – "bir kişilik müzik"
Sırtından geçirmek (birinin)
Bütün giderlerini onun kazancından sağlamak, onu sömürmek ...
Sırtından sımak {birini, bir şeyi)
Onur sorumluluğunu üzerine alma mak ...
Sırtını dayamak (birine)
Para, nüfuz vb. yönlerden güçlü bir kimsenin koruyuculuğuna güvenmek; arkasını dayamak. ...
slavlardan bir halk
– rus, çek, leh, sırp ...
Soluğu (bir yerde) almak
– Herhangi bir kötü ya da iyi durumda hemen oraya gitmek
– bir yere hemen gitmek veya sığınmak ...
Soluk aldırmamak (birine)
Dinlenmesine, başka bir şeyle uğraşma sına fırsat vermeden çalıştırmak nefes aldırmamak. ...
Sona tek piyon bırakmaya çalışılan bireysel oyun
– solo test ...
Sonunu almak (bir işin)
O işi bitirmek. ...
Sopa atmak (çekmek) (birine)
Onu dövmek; dayak atmak. ...
Sopa yemek (birinden)
Dövülmek; dayak yemek. ...
Sorguya çekmek (birini)
Sanık ya da tanık durumunda olan kimse ye bir suçla ilgili çeşitli sorular sormak; sorgulamak. ...
Sorumlu tutmak (birini)
Onu sorumlu saymak; mesul tutmak. ...
şöyle bir
üstünde durmaksızın, gelişigüzel, üstünkörü ...
Soyup soğana çevirmek (birini, bir yeri)
1. Hırsız, bir kimsenin ya da bir yerin bütün parasını, değerli eşyalarını alıp götürmek. -2. Bir satıcı ya da iş yapan kimse müşterisinin ya da iş yaptıran birinin bütün parasını çekmek. ...
Söz açmak (bir şeyden, birinden)
– Onun hakkında konuşmaya başlamak; laf açmak. ...
Söz almak (birinden)
– konuşmak için toplantı başkanından izin almak, konuşmaya başlamak
– birinin bir işi yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak
– erkek tarafı oğullarıyla evlendirmek üzere kızın ...
Söz bir Allah bir
‘Tann’nın birliğine nasıl inanıyorsanız verdiğim sö zü yerine getireceğime de öylece inanınız!’ anlamında. ...
Söz birliği etmek
bk Ağız birliği etmek. ...
Söz düşmemek (birine)
bk Laf düşmemek. ...
Söz geçirememek (birine)
Ona her söylediği sözü yaptırabilecek güç ve etkinlikte olmamak; laf geçirememek. ...
Söz gelmek (birine)
Bir kimse, bir söz ya da davranışından ötürü eleştiriye uğramak; laf gelmek. ...
Söz getirmek (birine)
Bir kimseye söz gelmesine yol aşacak davra nışlarda bulunmak; laf getirmek ...
Soz vermek (birine, bir şeye)
Herhangi bir şeyi yapacağını kesin olarak söylemek. ...
Sözü (bir şeye) getirmek
Konuşmayı asıl anlatmak istediği şeye doğru yöneltmek; lafı (bir şeye) getirmek ...