Olgunlaşmamış içi boş karpuz ...
Arama Sonucu – "ceviz içi"
hiciv
– Ar. hecv
– ed. Yergi, taşlama. ...
iCi
(Fars.) Er. 1. Hükümdar veziri vekili. 2. Atmaca. ...
içi açılmak
– güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak ...
içi almamak
– midesi kabul etmemek
– sakıncalı gördüğünden veya beğenmediğinden, bir işi yapmak istememek ...
içi bayılmak
– çok acıkmak
– çok şekerli veya yağlı yiyecek ağır gelmek ...
içi beni yakar dışı eli (yakar)
“Beni ilgilendiren bu konu başkalarına çekici görünür, ancak benim için oldukça sıkıntı vericidir.” anlamında. ...
içi bulanmak
– kusacak gibi olmak ...
içi çekmek (bir şeyi)
– Bir şeye karşı içinde istek duymak. (Kars. Canı çekmek, gönlü çekmek.) ...
içi cız etmek
– ansızın içi sızlamak ...
içi daralmak
– sıkılmak, bunalmak ...
içi dışı bir
– Düşündüğünü açıkça söyleyen, gizli bir düşüncesi olmayan, ikiyüzlü olmayan, özü sözü bir ...
içi dışına çıkmak
– kusmak.
– kusacak duruma gelmek
– Bindiği taşıtın bozuk yoldan geçmesi sırasında ya da çok sallanmasından dolayı vücudu çok sarsılmak ...
içi erimek
– kaygı duymak, çok üzülmek ...
içi ezilmek
– üzülmek, yüreği burkulmak
– acıkma hissi duymak
– mecaz. sıkıntı ve heyecan içine düşmek ...
içi fesat
– Her an kötülük düşünen ...
içi geçmek
– istemeden kısa bir süre uyuyuvermek
– bir işe yaramaz duruma gelmek
– yaşlılıktan, güçsüzlükten isteksiz olmak, hiçbir şeye ilgi duymamak.
– kavun, karpuz vb. yenmeyecek biçi ...
içi gitmek
– içi sürmek.
– bir şeyi yapmayı veya elde etmeyi çok istemek ...
içi götürmemek (dayanmamak) (bir şeyi)
– Acıklı bir duruma dayanamamak; yüreği dayanmamak
– Onu kıskanmak
– Vicdanı el vermemek. ...
içi hop etmek
– birdenbire heyecanlanmak ...
içi içine geçmek
– tedirgin olmak ...
içi içine sığmamak
– telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak ...
içi içini yemek
– istediğini yapamama yüzünden üzülmek
– dert etmek ...
İçi oyulmuş
– Oylum, oyuk ...
içi parçalanmak (paralanmak)
Bir kimsenin kötü durumuna acıyıp üzülmek; yüreği parçalanmak. ...