eklenmek, ilave edilmek. ...
Arama Sonucu – "kal am"
zamme
ötre. ...
zammetmek
-i, eskimiş. Katmak ...
zampara
– sıfat. Sürekli kadın peşinde koşan, kadınlara düşkün (erkek), kadıncıl, keskin, zendost
– Zımpara.
– şık. ...
zarara uğrama tehlikesi
– risk, riziko ...
zat-ı azamet-i kibriya
– Büyüklüğü haşmetli ve yüce olan Zât; Allah. ...
zat-ı ehad-i samed
– Her şey kendisine muhtaç olduğu halde, kendisi hiçbir şeye muhtaç olamayan ve birliği herbir şeyde tecelli eden Allah ...
Zeamet
– Tımar.
– Osmanlı İmparatorluğu toprak düzeninde yıllık geliri yirmi bin akçeyle yüz bin akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. krş. tımar, has
– Yıllık gelir ...
zebun kalmak
– güçsüz, zavallı durumda bulunmak ...
zemin hazırlamak
– uygun ortam yaratmak ...
zevat-ı kiram
– Soylu, şerefli zatlar.
– Cömert kimseler.
– Muhterem ve değerli zâtlar, büyük şahsiyetler.
– Şerefli, temiz, büyük zatlar. ...
zevkini okşamak
– bir şeyden hoşlanmak ...
zeyilname
– ticaret. Ek poliçe. ...
Zihnini kurcalamak
– bir şey sık sık hatırlanıp insanı düşündürmek
– çözülmesi gerekli bir konu üzerinde durmak ...
Zilsiz oynamak (zil takıp oynamak)
çok sevindiğini belli etmek. ...
zimam
yular. ...
zimamdar
1.yular tutan. 2.işleri yürüten, sorumlu. ...
zincirleme ad tamlaması
– dil bilgisi. Bir ad tamlamasının ikinci bir ad tamlaması kurması
– tetabu-i izafet, zincirleme izafet
– (Derleme.. zincirleme isim tamlaması, zincirleme tamlama, zincirleme isim ta ...
zincirleme isim tamlaması
– dil bilgisi. Zincirleme ad tamlaması. ...
zincirleme sıfat tamlaması
– Bir sıfat tamlamasına çoğu kez `-li` bazen de `-siz` veya 3. kişi iyelik eki getirilerek kurulan ikinci bir sıfat tamlaması ...
zirai sulamacı
– Zirai sulama donanımlarının kontrol, bakım, sulama için hazırlık, basınçlı ve yüzey sulama yötemleriyle sulama yapma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişi ...
zıplamak
– Bir yere çarpıp yukarı fırlamak
– Sevinçten veya oyun yapmak için bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak ...
Zırnık (bile) vermemek (koklatmamak)
– En küçük, en kötü şeyi dahi vermemek esirgemek ...
zıt anlamlı
– karşıt anlamlı ...
zıt anlamlılık
– Karşıt anlamlılık ...