– bakaya
– Öneli gelmiş ve bitmiş olduğu halde ödenmemiş olan borç artıkları. ...
Arama Sonucu – "kal am"
kalıp
– Bir şeye biçim vermeye veya eski biçimini korumaya yarayan araç
– Biçki modeli, patron
– sıfat. Genellikle küp biçiminde yapılan
– Gösterişli görünüş
– Biçim, durum
...
Kalıp gibi oturmak
Giysi vücuda tam gelmek, iyi uymak. ...
kalıp kıyafet
– Dış görünüş ...
Kalıplı kıyafetli
Gösterişli, bakımlı (kimse). ...
Kalıpsız kıyafetsiz
Gösterişsiz, bakımsız (kimse). ...
kalıtım
– Çevre etkileriyle köklü olarak değiştirilemeyen özelliklerin, döllenme sırasında, dişi ve erkeğin kromozomları yoluyla bir kuşaktan ötekine geçmesi, soya çekim, irs, irsiyet, veraset: Bir ülk ...
kalıtımsal
– sıfat. Soydan geçme, soydan kalma, kalıtımla ilgili, kalıtsal, irsi
– tıp. Ana babadan çocuklara genler aracılığıyla geçen (özellik, hastalık vb.) ...
kalıtsal
– sıfat. Kalıtımsal ...
kalkan
– Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık.
– Toplum olaylarında güvenlik görevlilerinin çeşitli saldırı araçlarından kendilerini ve başkalarını korumak için kull ...
kalker
– mineraloji. Kireç taşı
– Fransızca. calcaire ...
kalkınma
– Kalkınmak işi
– İyileşme, şifa bulma ...
kalkınmak
– (nsz) Durumunu düzeltmek, aşamalı bir biçimde gelişmek, ilerlemek
– ekon. Zenginleşmek.
– Kalkınmak gelişmek ...
kalkojen
– kim. Periyodik dizgede, altıncı gruptaki oksijen, kükürt, selenyum, tellür, polonyum elementlerinin genel adı.
– Keten ve pamuğu boyamada kullanılan kükürt renkleri serisinin ticari adı ...
kalkolitik
– sf. Bakırın kullanılmaya başlamasıyla nitelenen (tarih öncesi dönem)
– Fr. chalcolitique ...
kallaş
– Kalleş. Hileci, dönek ...
kallavi
– tarih. Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk.
– sıfat, mecaz. Çok iri, kocaman.
– Sadrazam ve vezirlere özgü, üstü koni biçimine yakın telli kavuk. ...
kalleş
– sf. Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan
– Birine gizlice kötülük eden
– Gelin ayakkabısı
– Tembel, eli ağır
– Ters insan. ...
kalmalı tümleç
– db. Çoğu kez fiilin, bazen de adın anlamını tümleyen ve kalma durumunda bulunan dolaylı tümleç
– Çok defa eylemin bazen de adın anlamını tümleyen ve kalma durumunda bulunan dolaylı tüml ...
kalomel
– kim. Tatlı sülümen.
– İng. calomel
– Formülü Hg2Cl2 olan, cıvanın çok az çözünen klorür tuzu.
– Fr. chlorure mercureux, calomel ...
kalori
– Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C’lik suyunkine eşit olan bir cismin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi, ısın
– ...
kalorifer
– Merkez ve depo durumunda olan bir kazandan çıkan sıcak havayı, su veya buharı, borularla dolaştırmak yoluyla bir yapının her yanını ısıtan araç veya tesisat.
– halk ağzında Radyatör. ...
kalorimetre
– Isıölçer. ...
kalorimetri
– fiz. Isı ölçümü.
– Özgül ısı, kalorimetre sabiti, kalori değeri ya da gizli ısı gibi ısı sabitlerinin ölçülmesi.
– Çeşitli olaylar sırasında açığa çıkan, ısı miktarının ölçülmesini ...
kalotip
– Yarı saydam durumdaki kâğıt üzerinde fotoğraf negatifleri elde etme yöntemi. ...