– acı, dokunaklı sözler söylemek. ...
Arama Sonucu – "s"
Ağır söz
– Kalp kıran, onuru zedeleyen söz.
– Kişinin onuruna dokunan, dayanılması güç söz ...
ağır su
– kimya. Bazı nükleer reaktör tiplerinde nötron yavaşlatıcısı olarak kullanılan, içinde hidrojen atomları yerine döteryum izotopları bulunması sonucu oluşan su ...
ağır vasıta
– Motoru ağır yük veya birden fazla römork taşımak amacıyla güçlendirilmiş kamyon, tır vb., ağır araç ...
ağır vasıta ehliyeti
– Ağır vasıta sürücülerine verilen aracı kullanma belgesi ...
Ağırbaşlı
– Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi, hoppa karşıtı (ağır başlı)
– Değeri çok olan, ağır
– Gösterişli ...
ağırbaşlı onurlu
– vakur, uslu ...
ağırbaşlı uslu
– onurlu, vakur ...
ağırbaşlılık
– Ağırbaşlı olma durumu, vakar, ciddilik, ciddiyet, vakurluk ...
ağırlaşmak
– Ağır duruma gelmek.
– Sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak.
– Gökyüzü bulutlu ve karanlık, iç karartıcı bir hâl almak
– Yavaşlamak
– Gebe kadın doğurması yaklaşmak.
R ...
ağırlaştırıcı neden
– hukuk. Ağırlaştırıcı sebep ...
ağırlaştırıcı sebep
– hukuk. Verilecek cezanın arttırılmasını gerektiren durum veya olay, ağırlaştırıcı neden ...
ağırlaştırılmış müebbet hapis
– hükümlünün hayatı boyunca devam eden, fakat Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile buna ilişkin tüzükte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre çektirilen hapis cezası türü ...
Ağırlığını koymak (Bir şeye, bir şeyden yana)
Etkisini, gücünü, onu desteklemede kullanmak. ...
Ağırlık basmak (çökmek) (birine)
– uyuyacak duruma gelmek.
– gevşeklik ve uyku gelmek
– ağır bir hava kaplamak
– sessizlik oluşmak ...
Ağırlık vermek (olmak) (birine) (bir şeye)
1. Bir kimseye sıkıntı vermek. (Kars. Yük olmak) -2. Bir şeye önem vermek, öncelik tanımak. ...
ağırşak
– Yün veya iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça.
-Teker biçiminde yassı nesne, kurs
– İplik eğrilecek iğe takıl ...
ağırsamak
– (-i) Birine karşı soğuk davranarak sıkıntı verdiğini anlatmak.
– Bir işi yavaş yapmak, önemsememek, ilgilenmemek.
– Bir işi ağır bulmak, yük saymak, yüksünmek.
– Yiyecek kokm ...
ağış
– Ağma işi
– Su buharının ve başka gazların yerden havaya doğru çıkışı, yağış karşıtı.
– Yükseliş, yükselme.
– Lâtin nazmında kuvvetli zamanı gösteren sesin yükselişi, Yunan ta ...
ağıtsal
– sıfat. Ağıtla ilgili, ağıt özelliği taşıyan. ...
ağız ağıza vermek (konuşmak)
– iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak ...
ağız alışkanlığı
– Bir sözü sık sık kullanma durumu
– Bir sözü istem dışı olarak sürekli tekrar etme ...
ağız dalaşı
– mecaz. Tartışma ...
Ağız dalaşı (dalaşması)
– Tartışma
– Sözle yapılan kavga. ...
ağız değişikliği
– Yenilen veya yenilecek yemeğin çeşidinde yapılan değiştirme
– Önceden söylediği sözü söylememe veya değişik bir biçimde söyleme durumu ...