O şey onu kusacak duruma getir mek, midesini bulandırmak. ...
Arama Sonucu – "yilin bir ayi "
bulaşıcı bir hastalık
– kolera, sarıhumma, çiçek, boğmaca, verem, veba, tüberküloz ...
Bülbül gibi söylemek (bir şeyi)
Hiçbir şeyi saklamadan, herşeyi soylemek. ...
bulgar para birimi
– Bulgar Levası ...
Bulgurla Yapılan Bir Yemek
– Çetnevir ...
bununla birlikte
– zarf. Buna ek olarak, bununla beraber, amma velakin.
– zarf. Bunun böyle olduğuna bakmayarak, bununla beraber, mamafih ...
Bununla birlikte (beraber)
1. Buna bağlı olarak. -2. şu da var ki, ayrıca. ...
Burnunda tütmek (bir şey, yer, kimse)
– Onu çok özlemek, istemek, aramak; gözünde tütmek. ...
Burnunu sokmak (bir şeye)
– Kendisini ilgilendirmeyen işe karışmak.
– gerekmeden her işe karışmak ...
Burun buruna gelmek (biriyle, bir şeyle)
Onunla beklenmedik bir anda karşılaşmak (Kars. Yüz yüze gelmek.) ...
Burun kıvırmak (bir şeye)
– önem vermemek, küçümsemek, beğenmemek ...
büyük bir orman ağacı
– sedir, sekoya, maun ...
Büyük görmek (birini, kendini)
Birini ya da kendini yüceltmek, oldu ğundan üstün tutmak. ...
Buyur etmek (birini)
Konuğu “buyurun” diyerek işeri almak ya da sofraya şağırmak. ...
Buzdolabına koymak (bir şeyi)
Bir sorunun çözümünü ileri ki bir tarihe bırakmak. (Kars. Askıya almak.) ...
cabir
(Ar.) Er. – 1. Cebreden, zorlayan. 2. Galip gelen. 3. Aziz ve kuvvetli olan. Allahın hükümlerini uygulamada güç kullanan. 4. Kırıkçı, kırık sancı. Cabir b. Abdullah b. el-Ensari ...
CABiRE
(Ar.) Ka. – (bkz. Cabir). ...
CAFCAF-ALAYiş
Gösteriş ...
Cam, camdan yapılmış bir şey
– sırça ...
çamur atmak (sıçratmak) (birine)
Birini kötü bir işe bulaşmış gösterip lekelemeye çalışmak, iftira etmek. (Kars. Kara çalmak, leke sürmek.) ...
Can atmak (bir şeye, bir şey yapmaya)
– şiddetle arzu etmek, çok istemek
– Onu elde etmeyi, herhangi bir duruma kavuşmayı çok istemek. ...
Can dayanmamak (bir şeye)
1. Kötü, aa bir durum karşısında da yanıklılığını yitirmek. -2. Sevinşli bir durumdan hoşnut olmak. ...
Can evinden (evine) vurmak (yıkmak) (birini)
En duyarlı yerinden saldırmak, en hayati noktasından yaralamak. ...
Can kulağı ile dinlemek (birini, bir şeyi)
Anlatılanları iyice kavrama ya çalışarak, dikkatlice dinlemek. ...
çanak tutmak (açmak) (bir şeye)
– davranışları veya sözleriyle kötü bir sonuca yol açmak ...