– (nsz) Güçsüz düşmek, yorulmak, yorgunluktan halsiz düşmek
– Eskimek, yıpranmak
– Vazgeçmek, usanmak, caymak, bıkmak
– hlk. Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak.
– Zayıflamak
– Kuvvetten düşmek, kuvvetsiz kalmak
– Herhangi bir iş üzerinde uğraşmaktan kuvveti kesilip dayanamamak
– Dinçliğini, canlılığını kaybetmek
– Bütün kuvvetini harcamak, elden geleni yapmak.
– Sebze, meyve ve çiçekler, mevsimi geçmek nedeniyle azalmak
– Sebze ve meyveler mevsim bitiminde son olarak yetişmek, son turfanda yetişmek.
– Uslanmak, kötü huylarından vazgeçmek.
– Ateş sönmeye yüz tutmak
– Kaynar bir şey soğumak.
– Tükenmek, bitmek.
– Çağı geçmek, erken yaşlanmak (sıkıntı nedeniyle)
– Güçten, verimden düşmek.