– Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman
– Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil.
– Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
– Bir davada, sav, savunma, ileri sürmenin doğruluğuna yargıcı, yargılığı inandırmak, kanı vermek için yargılama türesinin kullanılmasını, toplanılmasını uygun gördüğü yazılı belgelerin, sözlü işlemlerin tümü.
– Tanıtlamanın temeli, bir tanıtlamanın dayandığı önerme; bir anlatımın doğru ya da yanlışlığının temelini ortaya koymada dayanılan önerme.
– Bir önermenin doğruluğunu ya da yanlışlığını göstermek için izlenen yöntem.
– Tümdengelimci bir dizgede bir sav ya da çıkarımın doğruluğunu belgeleyen öncüller ya da önsayıtlar.
– ing. evidence, proo, argument