– tar. Tanzimattan önce, kadıların yanında yetişmek üzere görevlendirilen kimse.
– Sahn Medreselerinde oda sahibi olabilen öğrenci.
– sf. Bilgili, Bilgin ...
Kategori: Farsça
dehliz
– Üstü kapalı, dar ve uzun geçit
– Küçük testi. ...
dem
– Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu.
– hlk. Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması.
– esk. Soluk, nefes.
– esk. Zaman, çağ “Ademden bu deme ...
derakap
– Far. (der) + Ar. (akapb)
– zf. Hemen arkasından.
– Çabucak ...
derbent
– Far. derbend
– esk. Geçit.
– Sınırda bulunan küçük kale.
– İng. Guard, defile, pass
– Uç boylarında bulunan küçük kale.
– Dağ geçitlerinde kurulan karakol ya da k ...
derdest
– esk. Yakalama, tutma, ele geçirme
– sf. huk. Görülmekte olan ...
dergah
– tar. Tekke
– (Mimarlık) Dervişlerin toplandıkları ve ayin yaptıkları yer, yapı. a. bk. büyük tekke.
– Eskiden, tarikattan olanların toplandıkları yer. Dergâhta, tarikat ilkeleri öğ ...
deruni
– sf. İçle ilgili, içten
– fel. Özünlü. ...
derviş
– Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse, alperen.
– mec. Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse.
– mec. Alçak gönüllü ve her şeyi hoş gören kimse.
– hay. b ...
DESTAN
– ed. Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope
– Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü ...