– maalesef, ne yazık ki, maatteessüf ...
Arama Sonucu – "şân–ı ahlâfa zül"
Yola düzülmek
Yola şıkıp yürümeye başlamak ...
zat-ı ferd-i zülcelal
– Bir ve benzersiz olan, sonsuz büyüklük ve haşmet sahibi Allah. ...
zat-ı zülcelal
– Sonsuz büyüklük ve haşmet sahibi olan zat, Allah.
– Haşmet sâhibi olan zât (Allah). ...
Zül
1. Alçalma, düşkünlük. 2. Ayıplanacak şey ...
zül saymak (addetmek)
– bir olay veya sözü küçültücü, alçaltıcı, aşağılayıcı olarak değerlendirmek. ...
zula
– argo. Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer. ...
Zula etmek
– çalmak, aşırmak.
– gizlemek, saklamak ...
zülal
berrak, saf. ...
Zulaya atmak (bir şeyi)
Onu gizlemek, saklamak. ‘ ...
ZüLEYHA
(Ar.) Ka. – Hz. Yusuf un hanımı, güzelliğiyle ünlenmiştir. ...
zülf
zülüf. ...
zülfaris
– bit. b. Baklagillerden, bir süs bitkisi ve bunun güzel kokulu, mor, beyaz renkli, saç lülesi görünüşünde olan kıvrıntılı çiçeği (Phaseolus caracalla).
– Far. (zulf) + Ar. (aris) ...
ZüLFi
(Ar.) Er. 1. (bkz. Zülfıkar). 2. Kılıcın kabzasına iliştirilen süs. ...
ZüLFiBAR
(Fars.) Ka. – Dağılmış, saçılmış saç. ...
ZüLFiKAR
(Ar.) Er. 1. Hz. Peygamberin Hz. Aliye hediye ettiği çatal ağızlı kılıç. 2. iki parçalı. ...
Zülfikar
– Makas
– Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye armağan ettiği, ucu ikiye ayrılmış kılıç.
– Iki parçalı. ...
ZüLFiYAR
(Fars.) Ka. – Sevgilinin zülüflü saçı. ...
ZüLFiZAR
(Fars.) Ka. – Ağlayan, inleyen saç. ...
zülfüyar
– Zülüf
– Sevgilinin zülfü, saçı. ...
zülfüyare dokunmak
– hatırlı, güçlü bir kimseyi veya bir makamı gücendirmek, darılmasına yol açmak.
– birine zarar veya sıkıntı vermek.
– sıkıntı verecek, sorun olacak konulara girmek. ...
ZüLKARNEYN
(Ar.) Er. 1. iki boynuzlu anlamında. 2. Kuran-ı Kerimde adı geçen şahıs. 3. Büyük iskender. ...
züll
alçalma, alçaklık, düşkünlük, zillet. ...
zulm
cefa, eziyet. ...
zulm etmek
zulüm yapmak. ...