– Bel çevresinde oluşan ve duyulan ağrı.
– lumbago ...
Arama Sonucu – "Bel ile kalça arası bölüm"
Bel bağlamak (birine, bir şeye)
– birisinin kendisine yardımcı olacağına inanmak, güvenmek
– ona güvenmek, inanmak. ...
bel edilmek
yutulmak. ...
bel etmek
– işaret koymak, işaret vermek, işaretlemek.
– Belli etmek, im koymak.
– Ortaya çıkarmak ...
bel kemiği
– anat. Omurganın beli oluşturan bölümü, oma, amudufıkari ...
Bela
– İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum
– Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse
– Hak edilen ceza ...
BELADET
Kalın kafalılık(Esk.) ...
beladet
dangalaklık. ...
beladide
belaya uğramış. ...
BELAğ
Mektup , mesaj ulaştırma ...
Belagat
– Bir şeyde gizli olan derin anlam
– iyi konuşma sözle inandırma yeteneği, kusursuz söz söyleme. ...
belahat
– Kalın kafalılık, bönlük, alıklık, eblehlik
– Alıklı ...
belahet
eblehlik. ...
belalar kıranlar
– afat
– beliyyat ...
belalı
– sıfat. Yoran, üzen, can sıkan
– Kavgacı, şirret
– Yolsuz kadının zorba dostu ...
BELAM
(Ar.) Er. 1. Terbiyesiz, aç gözlü, pisboğaz, obur. 2. Hz. Musa hakkında israiloğullarını kandırarak yalan söyleyip dünya menfaatından ötürü gerçeğe sırtını dönen, bilge olmasına rağmen küfrü tercih e ...
Belarus
– bk. Beyaz Rusya
– İng.Belarus
– Alm.Weißrussland
– Fr.Bielorussie ...
belası
-den dolayı, sebebiyle ...
Belasını aramak
Kendisi işin tehlikeli bir durum yaratmak. (Kars. Ca nına susamak, eceline susamak, kanına susamak.) ...
Belasını bulmak
Yaptığı kötülüklerin karşılığını bulmak, cezasını şek mek. ...
belaya
belalar. ...
Belaya şatmak
Tedirgin edici bir durumla ya da kavgacı biriyle karşı laşmak. ...
BELAZURi
(Ar.) Er. – II. yy. Arap tarihçilerinin en büyüklerinden. (Ahmet b. Yahya) Belazur usaresi içmiş ve şuurunu kaybederek öldüğü için kendisine bu ad verilmiştir. ...
belboy
– Otellerde yardımcı eleman, komi ...
belce
– iki kaş arası ...