– Bir özlü sözle birlikte kullanılan işaret.
– determinant
– Dizey öğelerinin tersbakışımlı çarpımları olarak hesaplanan sözgelimi, dizey evriğinin varlığını sınamaya yarayan sayı.
& ...
Arama Sonucu – "Bel ile kalça arası bölüm"
belit
– mantık. Kendiliğinden apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme, mütearife, aksiyom ...
belitken
– mantık. Belitler sistemi. ...
beliye
– Felaket, keder, tasa ...
beliyyat
belalar. ...
beliz
– işaret, im, iz. ...
belki
– zarf. Olabilir ki, muhtemel olarak
– bağlaç. Olsa olsa, ya … ya …, ihtimal ...
BELKIS
(Ar.) Ka. – Müslümanların seba melikesine verdikleri isim. – Güneşe tapan bir kavmin kraliçesi iken Hz. Süleymana biat ederek kendisiyle evlenmiş ve müslüman olmuştur. Kuranda ismi lafzen ...
belkıs
– Süleyman Peygamber zamanındaki Saba melikesinin adı.
– Süleyman (A.S.) zamanında, Yemen’de Sebe şehrinde hükümet süren Himyerîlerden bir melikedir
– Hz. Süleyman’ın eşi ...
bell
zil ...
belladonna
– Güzelavrat otu ...
belleğin azmi
– Eriyen Saatler, İspanyol sanatçı Salvador Dalí tarafından 1931 yılında yapılan ve en bilinen eserlerinden biri olan tablo. ...
bellek
– ruh bilimi. Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin
– bilişim. Bir bilgisayarda, programı değişm ...
bellek körlüğü
– tıp. Bireyin çevreyi iyi algılayamamasına yol açan bellek bozukluğu ...
bellek yitimi
– tıp. Büyük sarsıntı, humma yüzünden belleğin bozulması veya kaybolması biçiminde beliren ruh hastalığı, bellek kaybı, hafıza kaybı, hafıza yitimi, amnezi
– Belleğin kısa bir süre durup i ...
bellem
– Bellemek yetisi ...
bellembeç
– Öğrenmek için yapılan iş, alıştırma, temrin ...
belleme
– Bellemek işi.
– halk ağzında. At vb. hayvanların sırtına, eyerin altına konulan keçe, meşin veya kalın kumaş parçası, yapık, yuna.
– Yelek gibi bele kadar olan elbise.
– Bah ...
BELLEME-HAşA
At ve benzeri binek hayvanlarının sırtına konulan kalın kumaş veya keçe ...
bellemek
– (nsz) Öğrenip akılda tutmak
– Öğrenmek
– Sanmak
– (-i) Bel denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak.
– İşaret koymak, işaretlemek.
– Eğilmek, bel vermek ...
bellengeç
– Öğrenmek için yapılan iş, alıştırma, temrin.
– Küçük çocukları yatırmak için yapılan salıncak ...
bellenmek
– (nsz) Belleme işine konu olmak, öğrenilmek
– Eğilmek, bel vermek
– Benimsemek ...
belleten
– Bilim kurumlarının çalışmaları ile ilgili yazı ve haberlerin yayımlandığı dergi. ...
belletici
– Çalıştırıcı, öğretici, belletmen, müzakereci ...
belletmek
– (-e) Bellemesini sağlamak, öğretmek
– Belli etmek, açığa vurmak
– Öğretmek.
– Ayakkabı pençelettirmek ...