Bir şey söz konusu şeyin özelliğini taşımak. ...
Arama Sonucu – "Bir amaca erişmek için izlenen yol"
Damgasını vurmak (birine, bir şey)
O kimse işin kötü bir yargıya varmak; onu kötü bir adla adlandırmak. ...
Dar kaçmak (bir yerden, bir şeyden)
Kendisi için tehlikeli olabilecek bir yerden, bir şeyden güçlükle kurtulmak. ...
Dara getirmek (bir şeyi, birini)
Onu aceleye getirmek, onun sıkışık durumundan yararlanmak. ...
davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde
– sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor ...
Dayak atmak (birine)
Onu dövmek; kötek atmak. ...
debir
katip. ...
Defterden silmek (birini)
Onun adını anmaz olmak, onunla iliçkiyi kesmek, yakınlığa son vermek ...
defterikebir
– ticaret. Büyük defter ...
Defterini dürmek (birinin)
1. Onu öldürmek ortadan kaldırmak. -2. Onu perişan edecek bir düzen kurmak. ...
Değerli bir maden
– altın ...
Değerli bir taş
– Akik, Elmas, Kuvars, Akuamarin, Beril, Kehribar, Malahit, Mercan, Obsidyen, Opal, Safir, Zümrüt, Yakut, Yeşim ...
değerli lifli bir bitki
– rami ...
Deli olmak (bir şeye)
1. Ona kendinden geşercesine bağlanmak onu çok sevmek -2. O şeyden ötürü çok sinirlenmek ...
Delik deşik etmek (bir şeyi, birini)
1. Bir şeyin her yanında delikler açmak -2. Yaralayıcı bir aletle bir canlının vücudunda birçok yara açmak. ...
deltiyoloji
Posta kartlarının resimlerini araçtıran, daha çok biriktiren dal ...
Dem vurmak (bir şeyden)
Bir konudan söz etmek ...
demir yolcu
– Demir yolu görevlisi. ...
demir yolu
– Lokomotif, vagon vb. demir tekerlekli taşıtların üzerinde hareket ettiği, paralel iki ray döşenerek yapılan bir yol türü, tren yolu, demir hat
– Bu yolla yapılan taşımacılık sistemi. ...
Demiryolu katarı
– tren
– şimendifer ...
Demiryolu uyarı ışığı
– Semafor ...
deniz yolu
– Deniz taşıtlarının izlemek zorunda oldukları yol ...
Derdine düşmek (bir şeyin)
1. Yersiz bir hevese kapılmak. -2. Yapılması gereken bir şeyi gerçekleştirmenin yollarını aramak ...
derişmek
– nsz. Bir nokta dolayında toplanmak, temerküz etmek
– kimya. Bir sıvı, içindeki su veya sıvı miktarı azalarak koyulaşmak, tekâsüf etmek ...
Ders (dersini) vermek (birine)
1. Sert bir karşılıkla onu yola getir mek, sert davranmak, azarlamak. -2. Oyunda yenmek. ...