Hep aynı kişiyi ya da şeyi anlatmak, hep ondan söz etmek. ...
Arama Sonucu – "Bir amaca erişmek için izlenen yol"
Diline dolamak (bir şeyi, birini)
1. Aynı şeyi sık sık her yerde söyle mek. -2. Bir kimseyi her yerde kötüleyip durmak. ...
Dilinin altında bir şey olmak
Söz ve davranışlarından bir şeyler sak ladığı belli olmak. ...
Dilinin ucuna gelmek (bir şey)
O şeyi, söyleyecek durumdayken herhangi bir düşünceyle söylemekten vazgeçmek. ...
din birliği
– din Aynı din etrafında oluşturulan inanç gücü. ...
direnç birimi
– ohm ...
Dirsek çevirmek (birine)
– Daha önce iş birliği yaptığı kişiyi uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak
– Daha önce işbirliği yaptığı kişiye, çıkar iliçkisi son bulunca olumsuz tavır takınmak. (Kars. Yüz çevirmek.) ...
Diş bilemek (birine)
Kızdığı birine kötülük yapmak için fırsat kolla mak. ...
Diş geçirememek (birine)
O kimseye istediğini yaptırmaya gücü yetmemek. ...
Diskur geçmek (çekmek) (birine)
– argo nutuk verir gibi konuşmak
– Onunla yaptıktan, yapması gerekenler konusunda uzun bir konuşma yapmak; nutuk çekmek. ...
Dize getirmek (birini)
– kendisine karşı geleni yenerek buyruğuna uyacak duruma getirmek ...
Dışa vurmak (bir şeyi)
1. Onu belli etmek, tutum ve davranışların dan, bir şeyin etkisinde olduğu belli olmak. -2. Duygularını saklama yı p belli etmek. . ...
doğru bildiği yoldan ayrılmamak (veya şaşmamak)
– her ne olursa olsun inandığı ilkelere bağlı kalmak ...
Doğru bulmak (bir şeyi)
Onu uygun görmek, onaylamak. ...
doğru yolu gösterme
– irşad
– ihtar, tembih, uyarma ...
Dokularda aşırı sıvı birikmesi
– ödem ...
Domuzdan (bir) kıl çekmek (koparmak)
Sevilmeyen ya da eli sıkı olan birinden az da olsa bir şey elde etmek. ‘ ...
Dört bir tarat
Her yer, her taraf. ...
Dört elle sarılmak (yapışmak) (bir şeye) (birine)
1. O şeyi iyice benimseyerek ve özenle yapmak için ele almak. -2. Destek ya da yardım umulan kimseyle sıkı bağlar kurmak. ...
dört yol
– Dört yönden gelen yolların birleştiği yer ...
Doyum olmamak (bir şeye)
O şeyden hiçbir şekilde bıkmamak, tadına doyulmamak. ...
duble yol
– Bölünmüş yol. ...
Duman almak (bir yeri) (bir şeyden)
1. Orayı sis bürümek, sis kaplamak. -2. Sigaradan ya da sigara gibi sarılmış uyuşturucudan içine çekmek. ...
Duman etmek (birini, bir şeyi)
– argo dağıtmak, bozmak, yok etmek
– yenmek, başarı sağlamak ...
Dümdüz etmek (bir şeyi, yeri)
Onu yıkmak, kırıp dökmek, ezmek, yerle bir etmek. ...