– ekon. Belli ülkeler arasında gümrük vergilerini kaldıran, üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi uygulamalarını öngören ekonomik bütünleşme.
– İki ya da daha çok gümrük ülkesinin ye ...
Arama Sonucu – "Bir amaca erişmek için izlenen yol"
Gün almak (birinden) (bir yıldan)
1. Randevu almak, bir kimse ya da kuruluştan belli bir iş işin uygun bir istemde bulunmak. -2. Bir yaşı birkaç gün geçmek. ...
Günah (birinden) gitmek
Söz dinlemeyen bir kimseye son olarak uyanda bulunup rahatlamak, sorumluluğu o kişiye bırakmak. ...
Günaha sokmak (birini)
Bir kimseye din yönünden suç sayılacak bir iş yaptırmak. ...
Güneş çarpmak (birine)
Güneş altında fazla kalıp hastalanmak. ...
Günü birliğine
– Aynı gün içinde. ...
günübirliğine
– zarf. Günübirlik ...
günübirlik
– Gece kalmadan aynı gün dönmek üzere, günübirliğine
– Gelişigüzel
– sf. Bütün bir gün boyunca, gece kalmadan yapılan.
– Bir gün için. ...
Güreşte bir oyun
– Tekkol, Kle, Yanbaş, Bravle, Boyunduruk, Kurtkapanı, Dalma, Çipe, Kafakol, Salto ...
Gurur duymak (biriyle, bir şeyden)
Onunla övünmek, gururlanmak. ...
Güven beslemek (duymak) (birine)
Ona güvenmek; itimat besle mek. ...
Ha bire
– durmadan, ara vermeden, arka arkaya, sürekli olarak, hiç ara vermeden ...
Haber almak (birinden)
Birinden bir haber, bilgi öğrenmek, kendisine haber iletilmek. ...
Haber salmak (birine, bir yere)
Ona, oraya haber göndermek. ...
Haber vermek (birine)
1. Oha söz konusu şeyi bildirmek. -2. Bir du rumun belirtilerini yansıtmak. ...
Haberi olmak (bir şeyden)
Onun hakkında bilgisi olmak. ...
habir
haberli. ...
habire
– Ara vermeden, sürekli olarak. ...
Hacet kalmamak (bir şeye)
Gereği olmamak, gereği kalmamak. ...
Haciz konmak (koymak) (bir yere)
Borçlunun malına mahkeme yoluyla et konmak (koymak). ...
Haddini bildirmek (birine)
Ona, her işe burnunu soktuğu, küstahlık ettiği işin sert bir karşılık vermek. ...
Hafakanlar (afakanlar) basmak (boğmak) -(birini)
çok sıkılmak, bu nalmak. ...
Hafif atlatmak (bir şeyi)
Bir kazayı, tehlikeyi, ölüm olmaksızın, ciddi bir yara almaksızın geçirmek. ...
Hafife almak (birini, bir şeyi)
Onu küçümsemek; ona önem vermemek. ...
Hak etmek (bir şeyi)
1. Hakkı olan bir şeyi, emeğinin karşılığını al mak. -2. Kötü davranışı nedeniyle layık olduğu karşılığı görmek. ...