– kendisine karşı geleni yenerek buyruğuna uyacak duruma getirmek ...
Arama Sonucu – "Dairenin sekizde biri"
Dokularda aşırı sıvı birikmesi
– ödem ...
Dört elle sarılmak (yapışmak) (bir şeye) (birine)
1. O şeyi iyice benimseyerek ve özenle yapmak için ele almak. -2. Destek ya da yardım umulan kimseyle sıkı bağlar kurmak. ...
Duman etmek (birini, bir şeyi)
– argo dağıtmak, bozmak, yok etmek
– yenmek, başarı sağlamak ...
Dümen suyunda gitmek (birinin)
– Birine bağımlı olmak, her şeyde ona uyarak davranmak
– Bir kimseye her yönden bağımlı olmak, onun izinden yürümek. ...
Dünya zindan olmak (birine)
Umutlarını yitirmek, iyice karamsar olmak. ...
Dünyanın kaç bucak (köşe) olduğunu göstermek (birine)
Onu yaptığına pişman etmek, ona hak ettiği cezayı vermek. ...
Dünyayı haram etmek (birine)
Ona hayatı yaşanılmaz duruma getirmek. ...
Düşüncesini açmak (birine)
– görüşünü bildirmek ...
Düşüp kalkmak (biriyle)
– erkek kadınla veya kadın erkekle yasa ve töre dışı yakın iliçki kurmak
– biriyle çok yakın arkadaşlık etmek ...
eğlendirici oyunlardan her biri
– numara ...
Ekmeğinden etmek (birini)
Onu işinden çıkarmak, atmak. ...
Ekmeğinden olmak (biri)
Geçimini sağlayan işinden zorunlu olarak ayrılmak. ...
Ekmeğine yağ sürmek (bir şey, birinin)
– Birinin yararına göre eylemde bulunmak, istemese de birinin işine yarayacak biçimde hareket etmek ...
Ekmeğini yemek (birinin)
– birisinin işinde çalışarak kendi geçimini sağlamak
– geçim yönünden birisinin yardımından yararlanmak ...
Ekmeğiyle oynamak (birinin)
Bir kimse kendisinin ya da başkasının işini kaybetmesine neden olmak. ...
Eksikliğini duymak (bir şeyin, birinin)
O şeyin eksik, yarım, noksan olduğunun bilincine ermek; o kimseyi arar olmak. ...
El atmak (birinden)
1. Tarikatlarda bir mürit, mürşidinden başkaları na yol gösterme iznini almak. -2. Bir sanat öğrenen şırak, ustasından kendi başına iş yapabilme iznini almak. -3. iskambil oyunlarında kar şı tarafta ...
El çektirmek (birisine, işten)
Onu görevinden, işinden uzaklaştırmak. ...
El etmek (birine)
Ona “gel” anlamında el sallamak. ...
El sürmemek (bir şeye, birine)
1. Onu ellememek, ona bir zararı dokunmamak. -2. Bir işi yapmaya başlamamak. -3. ilgilenip eline al mamak. ...
El üstünde tutmak (birini)
Ona çok değer vermek, aşırı saygı ve sev gi göstermek. ...
El uzatmak (birine) (bir şeye)
1. O kimseye yardım etmek. -2. Başkasınıın işine, çıkarına dokunmak, kendisine ait olmayan bir şey üze rinde Ihak iddia etmek. ...
El vermek (birine)
1. Ona yardım etmek. -2. Mürit mürşide başkalarına yol gösterme izni vermek. -3. Birine bir konuda yetki vermek. -4. iskambil oyunlarında karşı tarafa oyun üstünlüğü tanımak. ...
Elde etmek (bir şey) (birini)
1. Bir şeye sahip olmak, onu edinmek. -2. Bir şey meydana getirmek, üretmek. -3. Bir kimseyi kendi yanına çekmek. -4. Bir kimseyi kendi hizmetine almak. ...